onur erol
  • ANASAYFA
    • HOME
  • ARSİV
  • MAIL GÖNDER
  • BENİ TAKİP ET
    • INSTAGRAM
    • YOUTUBE
    • FACEBOOK
    • TWITTER

Hello again to everybody ! How are you all ,I hope everything is okay ? Here I am again with new combine. You know that every time my favorite patterns and colors. Because I like to add a bit more comfort in these elections for the summer, I prefer linen clothes for sure.
If you want to follow me Instagram 
onurollstyle
*****
Herkese tekrardan merhaba, nasılsınız herşey yolundadır umarım? Yeni bir yaz koleksiyonu ile karşınızdayım yine... Kombinlerimde renkler ve desenlere olan zaafımı az çok tahmin ediyorsunuzdur diye düşünüyorum. Renkler ve desenlerin dışında kesim ve rahatlıkta benim içim önemli bir etken! Malum yaz sezonunda olduğumuzdan dolayı öyle herşey ne yazık ki giyilmiyor ve bu yüzden yaz aylarında tercihimi çoğunlukla keten pantolon ve gömlekten yana kullanmayı tercih ediyorum. 
Umarım sizde bu kombini beğendiniz diye düşünüyorum. Sevgi ile kalın!
A bu arada beni instagram'da takip etmek isterseniz, altta linkini veriyorum.
onurollstyle
SHIRTS & PANTS :BENETTON
SHOES: KIGILI
WATCH : ESCAPE
EYEWEAR: BLINDE










Herkese merhaba, İnstagram'dan bildiğiniz üzere hafta sonları sürekli Çeşme'deyiz. Malum işlerimizin yoğunluğu sebebiyle uzun uzun bir tatil zamanını yakalamasakta hafta sonu kaçamağı için  Çeşme bizim için kaçış noktası...
Gerek denize girmek gerekse güneşlenmek için Çeşme'de yolumuzu düşürdüğümüz tek ve en popüler yer şüphesiz Flyinn Beach oluyor. Bu plajda aradığınız herşeyi bulmanız mümkün içinde kafesinden, barına, restoranlardan çocuk alanlarına herşey düşünülmüş. Bir plaj'dan daha fazlasını arıyorsanız ve yolunuz Çeşme'ye düşüyorsa kesinlikle buraya uğrayın derim. Neden mi?
Çünkü biz bu yaz hep oradayız.

Tank Top & Beach Short : TOPMAN by TOPSHOP
Eyewear: ITALIA INDEPENDENT


çeşme plaj









Çeşme'de eğlence son gaz devam ediyor...
Gündüz Flyinn'de denize girip güneşlendikten sonra akşam yemeği için Marge Butik Otel'in bizim için özenle hazırlamış olduğu yemeğe eşlik etmek için bahçeye kurulmuş uzun masada yerimi alıyorum..
Yenen keyifli yemek ve sohbet ardından Çeşme geceleri için başka bir hazırlığa girip geceyi ateşliyorum anlayacağınız.
Saat gece yarısını çoktan geçmiş ve arkadaşlardan erken ayrılıp otele geri dönüyorum. Erken dediğime bakmayın saat 03:00! Otele varır varmaz valizi toparlayıp yeni bir yolculuk için hazırlığa başlıyorum.
Saat 04:00'te daha önceden ayarlamış olduğum özel araç geliyor ve yaklaşık 45 dakikalık İzmir havaalanı yolculuğum başlıyor. 

Saat 06:00 İzmir Atina Uçağı için gerekli pasaport kontrollerinden geçip uçağımı beklemeye başlıyorum.

O da ne!
Uçak korkusu olan ben için, normal olarak asla tercih etmeyeceğim bir uçağa (pırpır) biniyorum gün yeni yeni aydınlanırken..


Neyseki sakinliğim üzerimde, genelde uçak yolculuğu öncesi genelde antidepresan ilacı kullandığım için gözümü Atina'da açıyorum.

Yunanistan'a daha önce Dedeağaç, Kavala ve Selanik turu yapmama rağmen Atina beni daha heyecanlandırmıştı nedense....
Hava alanında İstanbul'dan gelecek ekibi bekliyorum ve her zaman ki gibi THY yine rotar yapıyor. Havaalanında bekleyenler bilir o saatler bir türlü geçmez! Defalarca kahve içiyorum, alamadığım uykumu valizimi yatak yaparak almaya çalıştıysam da bir türlü olmuyor işte :)
Her neyse o malum saatler geçiyor sonunda ekip sapasağlam iniyor ve buluşup Atina'nın merkezinde bulunan otelimize (Greco Palas Athena ) yeleşiyoruz.
Bu oteli gerçekten çok beğeniyorum dışardan bakılınca çok ahım şahım olmasa da iç dekorasyonu ve odalar son derece güzeldi. 
Greco Palas Athena

Hızlıca yerleşip Burcu ile kendimizi Atina sokaklarına atıyoruz. Günlerden pazar, ortalıkta in cin birde biz top oynuyoruz neredeyse!
Pazar olmasından dolayı herkes çekilmiş evine diye düşünüyoruz.  Şehrin en meşhur caddesi olan Kolanaki'de açık olan bir kafede soluklanıp Atina'nın kalbinde yükselen LYCABETTUS tepesine yol alıyoruz. Bu tepeye çıkmak için oldukça yüksek bir bayır, hatırlayamayacağım kadar merdiven ve sonrasında bir teleferik yoluculuğu yapmak gerekiyor.
Tepeye çıktığımızda yorgun olsakta karşımızda bu eşsiz manzarayı görünce bir o kadar rahatlıyoruz. Bütün Atina tarihin izleriyle karşımda duruyorken bir o kadar heyecanlanıyorum. Her köşesinde tarih kokan bu yerde olmak, burada bulunmanın sevinci kaplıyor içimi birden. 
Vardığımız noktada bir klise ve kafe var. Klise'yi gezip instagram için bir fotoğraf çektirip kafe'de birşeyler içiyoruz.


Kısa bir şehir turundan sonra Otele varıp üstümüzü değiştirip akşam yemeği ve Skinos ile tanışmak için The Clumsies adındaki kafe'ye gidiyoruz. 

Kafe gerek dekorasyonu gerek ise yemekleriyle oldukça hoşuma gidiyor.
Bizim için hazırlanmış olan Skinos kokteyllerini sırasıyla götürüp başka bir lokasyonda partilemek için soluğu alıyoruz.
Konu içki ve yurtdışı olunca bu işi ne kadar çok sevdiğimi bir ke daha anlıyorum.


Oldukça yoğun bir gün programından sonra otele dönüyoruz.
Sabah ilk hedef erken kalkmak oluyor. Çünkü; asıl Atina'ya geliş nedenimiz Skinos Mediterrane Cocktail Chalence yani Uluslar arası Skinos kokteyl yarışmasında Türkiye'den dereceye giren Osman Baycan'ı desteklemek ve yarışmayı izlemek olacak..


Sabah erkenden kalkıp kahvaltı faslını otelde bitirip öğlen için belirlenmiş barlarda tadımlar için yollara düşüyoruz

SKİNOS HAKKINDA
Skinos kokteyl yarışmasından bahsetmeden evvel önce bu içkiyi bilmeyenler için bira zbilgi vermek isterim...
"Saf damla sakızı kullanılarak üretilen Skinos’un yapımında damla sakızı kristalleri, alkol , su ve şeker ile karıştırılıyor. Bu karışım 3 ay bekletildikten sonra hassas bir yöntemle damıtılarak içki severlerin karşısına çıkıyor. Berrak rengi ve her bir şişede en az 6/ 7 gram damla sakızından elde edilen tadların bulunuyor olması içkinin en öne çıkan özellikleri arasında.
Akdeniz’in esintisiyle damla sakızını bir arada buluşturan Skinos içki severler için tam bir lezzet şöleni sunuyor. Farklı tadı ile ferahlatıcı da olan Skinos’u dilerseniz shot veya bol buzlu olarak içebileceğiniz gibi sıcak Akdeniz akşamlarında lezzetli kokteyllerinizde de kullanabilirsiniz."yine...

 İlk durağımız Kolokotroni 9 adında şirin mi şirin bir bar oluyor. Burada kıdemli bar şefi bizim için bir kaç çeşit Skinos kokteyli hazırlayıp sunuyor. Özellikle bir likörün bu kadar hafif bir içki olcağını ve kokteyl olabileceğini düşünmüyordum taa ki bu nefis içeceklerin tadına bakana kadar. 
İçtiğimiz kokteyllerin bir çoğunda aroma ve içine kullanılan, gül kurusu, lavanta ve kekik gibi bitkiler beni benden aldığını söyleyebilirim. Altta bir kaç fotoğrafı görebilirsiniz.




Uzun ama keyifli bar gezileri sonrasında akşaö hazırlığı için hızlıca otele girip hazırlanıyoruz büyük gün dakikalar sonra!

Akşam için tüm hazırlıklarımızı yapıp Atina'nın en meşhur mekanı olan 360 Cocktail Bar'da yerimizi alıyoruz.
Kendime yukarda gördüğünüz kokteyli hazırlatıp muhteşem terasın keyfini karşımda duran Akropolis'e karşı yudumluyorum.
Osman bir taraftan telaş içinde sunumunu hazırlarken kendisini rahatsız edip beraber bir fotoğraf çektirmeden duramıyorum.

 Yarışmaya katılacak 8 farklı Barmenin sunumunu beklerken ilk sunumu bizi temsil eden Osman Baycan yapıyor. Bir barmen'in bu kadar titiz ve mükemmel olabileceğine şahit oldum demek istiyorum! Evet kesinlikle mükemmel bir şekilde hazırlamış olduğu sunumu izleyicilere anlatırken ondan fazla heyecanlanıyorum.

DEMETER
Osman Baycan'ın Skinos ile hazırladığı kokteylin adı Demeter, Yunan mitoojisinde duymuş olacağınız bu bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır.
Osman, kokteylinde Demeter'den esinlenerek hazırladığı kokteyli hüznü ve sevincinden döktüğü yaşları sakız ağacının yaşlarına dönüştürüp oradan da akdenizin muhteşem tılsımlarıyla kokteyline yansıtarak ülkemizi son derece güzel bir şekilde temsil etti diyebilirim.




 Gece saatleri 24:00 vururken yarışma sonuçlanıyor ve yarışmanın birincisi  Argyris Vemianin oluyor. Olsun bizim içimiz çok rahat Türkiye olarak orada olmak ve o muhteşem sunumuyla ülkemizi çok çok iyi temsil etmek önemli olan değil mi?
Yarışma jurisinde Dünyaca ünlü barmen Steve Schneider vardı. Gerçekten hepimiz için heyecanlı ve önemli bir yarışmaydı diyebilirim.
Sonuç olarak o geceden yukarda gördüğünüz güzel kareler ve altaki fotoğrafta gördüğünüz yarışma birinci ve Steve ile güzel bir fotoğrafımız ile geceye son verdim.

Stece Schneider  - Angyris Vemianin - Onur Erol









Sabah yatağımda dün gecenin baş kahramanı Skinos ile uyanıyorum.
Bugün boş gün ve Atina gezimize kaldığımız yerden devam edebileceğiz! Sokak aralarına dalıyorum en güzel fotoğraf karelerini çekmek için şehirde dolaşan onca turist ile yarışırcasına fotoğraf makinesinin tuşuna basıp duruyorum. Şehir arasında turlarken  tarihle harmanlanmış ama biraz mahsum Atina'yı görüyorum. Ekonomik kriz kendini her adımda belli ediyor. Bir çok iş yerinin kapanmış kepenkleri sokaklara bakarken derin ve sessizce şiir okuyor gibi geliyor bana...
Hayat devam ediyor...
Bu hüzünlü tablonun yanında sokakta yine az da olsa hareket var! Oturup bir yerlerde yemek yiyor kahve içiyoruz. Yemek kültürümüz olduğu gibi aynı, kebaplardan dönere, helva'dan revani'ye kadar bilindik herşey burada. 
Tarihi kalıntılar, sokak aralarındaki kliseler arasında gözümüzü Akropolis Müzesine dikiyoruz. Buraya gelmişken kesinlikle uğranması gereken bir müze olduğunun altını çizmek istiyorum.
Müze içinde fotoğraf çekmek yasak olduğu için burada ne yazık ki fotoğraf paylaşamıyorum. 
Fakat sokaktan güzel fotoğraflar altta yer alıyor. Umarım biraz olsun keyifle okumuşsunuzdur diye düşünüyorum. Burada olmayan birkaç fotoğrafa instagram'dan #SkinosMCC2015 veya SkinosMCCMacerasi taglarinden ulaşabilirsiniz.
Bir önceki yarışma videosuna altaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=VnBh0B4VNlM

Hepinize sevgilerimi sunar bir sonraki gezi yazısında görüşmek üzere derim.

















Yeni bir gezi yazısı ile karşınızdayım! Biliorsunuz ki İtalya ile yakından bir gönül bağım var bu gönül bağı her sene daha da büyüyor. Geçtiğimiz haftalarda Milano ve sonrasında Saronno'ya The Mixing Star " yarışmasını izlemek hem de Disaronno'nun çekirdek halinden başlayan o büyüleyici hikayesi ile tanışmak için gitmiştim. 
Yarışma ve Hikayeyi okumak isterseniz link burada: http://www.onurollstyle.co/2015/06/disaronno-maceras.html
İtalya gezimizin son gününde ekip ile araçla bir saat mesafedeki Como gölüne geçtik. Fakat vaktimiz kısıtlıydı ve bu yüzden hızlı bir şekilde karar verip şehri ilk olarak tepeden görmek lazım diyerek teleferik ile  yukarıya çıkıp ilk olarak gölün eşsiz güzelliğine burada seyre daldık...



İtalya’nın üçüncü büyük gölü Como’nun kenarındaki en büyük yerleşim yeri göl ile aynı ismi taşıyan Como kenti. Bölgenin nüfusu 86 bin civarında, burası Milano’ya sadece  45 kmuzaklıkta. Buraya kimler geliyor? diye soracak olursanız, turist profilini ağırlıklı olarak zengin Amerikalılar ve Avrupalılar oluşturuyor. Zengin turistlerin dışında pek çok ünlü sanatçı, sinema oyuncusu ve politikacı yılda 1-2 kez de olsa Como Gölü’ne mutlaka uğruyor. Çünkü Como’da misfirlerine doğayla içiçe konforlu bir tatil sunuyor.


Çevresindeki dağları ve ormanlarıyla muhteşem bir manzara keyfi sunan Como gölü  etrafındaki birçok köy ve kasabaya hareketlilik katıyor. Bu köy ve kasabalara kara yoluyla olduğu gibi vapurlarla da ulaşmak mümkün. Sahilde sırası ile Cernobbio, Argegno, Lenno, Tremezzo, Menaggio, Pianello, Musso ve aralarında ufak tefek yerleşim yerleri bulunuyor. Gölün karşı kıyısındaki öenmli yerler Belaggio, Varenna ve  Lecco.






 Yukarıya vardığınızda birbirinden güzel yapılar ve evler görebileceğinizi söylemek isterim. Bunun dışında teleferik bitiminde bir kaç kafe ve restoran şehrin keyfini sürerken yemek yeme veya bir kahve içmek için size fırsat verir.

  Duomo’ya, yani şehrin en büyük katedraline yürürken labirenti andıran dar sokaklar çıkıyor karşınıza. Şık mağazalar ve butiklerle dolu bu sokaklar şehir kulesi ve Buroletto Sarayına açılıyor. 
 Como’yu gezmeye Volta Meydanı’ndan başlamak gerek. Meydanın tam ortasında bir zamanlar burada yaşayan, pilin mucidi, fizikçi Allessandro Volta’nın heykeli dikkat çekiyor.  Dev saksılardaki çiçeklerle renklendirilen meydan otel ve restoranlarla çevrili. Como Gölü, aynı zamanda mimarlık mesleğinin doğduğu bölge olarak da biliniyor. 3 bin yıl önce Como’lu inşaatçılar bir araya gelerek mimarlığın temellerini burada atmış. Zaten, göl kıyısındaki villa ve şatoların mimarisi de bunu kanıtlar nitelikte.




Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

INSTAGRAM'DA BENİ TAKİP ET

Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (12 Haz, 2020, 1:38ös PDT)

onur erol

Erkek Moda ve Lifestyle Blogger, mutfakta harikalar yaratırım, yazarım, çizerim ve resim yaparım,

YOUTUBE KANALIMA ABONE OL

TRANSLATE

Arşive Gözat

  • ▼  2022 (3)
    • ▼  Mart (2)
      • Baharın NFT Hali Feriye’de!
      • How to pick a great utility NFT like Space Albert
    • ►  Şubat (1)
  • ►  2021 (12)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Nisan (1)
    • ►  Şubat (3)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2020 (30)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (10)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2019 (42)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (9)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (3)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2018 (25)
    • ►  Aralık (2)
    • ►  Kasım (4)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (5)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Şubat (2)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2017 (31)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (3)
    • ►  Şubat (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2016 (61)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (8)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Temmuz (9)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (9)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (2)
  • ►  2015 (96)
    • ►  Aralık (9)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (15)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (9)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (7)
    • ►  Şubat (7)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2014 (66)
    • ►  Aralık (5)
    • ►  Kasım (7)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (3)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2013 (51)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (3)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Eylül (4)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (2)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (2)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (9)
  • ►  2012 (111)
    • ►  Aralık (10)
    • ►  Kasım (11)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Eylül (9)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (8)
    • ►  Haziran (11)
    • ►  Mayıs (7)
    • ►  Nisan (9)
    • ►  Mart (10)
    • ►  Şubat (13)
    • ►  Ocak (10)
  • ►  2011 (9)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (2)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Temmuz (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)

Popüler Yayınlar

  • Kış geldi...
    Hepinize merhaba, artık kışın soğunu iyice hisseder olduk.  Havaların ciddi anlamda soğudu şu günlerde eminim ki benim kadar siz de ne giyec...
  • Kitap önerisi: Nermin Bezmen Sır I Aurora'nın İncileri
    Merhabalar, Karantina günlerinde okumaktan keyif aldığım iki kitabı daha sizlere önermek isterim.  Her iki kitabı yazmak istememin nedeni bi...
  • adidas Originals by Jeremy Scott
    adidas Originals ve modanın yaramaz çocuğu Jeremy Scott, İlkbahar/Yaz 2013’de adidas’ın ikonik modellerine yaptığı görkemli ve eşsiz dokunuş...
  • BODRUM BODRUM
    Hepinize tekrardan merhaba, geçtiğimiz hafta bloggerları takip edenler bilecek ki sevgili arkadaşım Meriç Küçük yani nam-ı diğer Maritsa...
  • Kitap Önerisi : Kehanet Vaatleri
    Herkese uzun bir aradan sonra merhaba arkadaşlar, bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde hepimiz evlerimize kapanmış durumdayız. Umarım kısa za...
  • BOTOX HAKKINDA
    ufak dokunuşlarla kaz ayaklarına ve alın çizgilerine bye bye 👋🏼 💉 @drilkermanavbasi Onur Erol (@onurollstyle) tarafından paylaşılan bir f...
  • MEYRA I KİTAP
    Merhabalar, Bugün sizlere uzun zamandan sonra yeni romanını yayınlayan Sinan Akyüz'ün eseri Meyra'dan söz edeceğim. Beni yaşanmış hi...
  • Mont, Triko Ve Kazak Mevsimi Geldi!
    Mont, Triko Ve Kazak Mevsimi Geldi! Herkese merhaba, Sonbahar mevsimi geldi çattı! Sizi bilmem ama ben sonbahar ve kışı da pek severim. Doğa...
  • Günün Menüsü: Kuru Fasülye + Pilav + Cacık
    Türk mutfağını denince mutlaka kuru fasülye gelir akla... hemen hemen her mutfakta pişirilen kuru fasülyenin yanında olmazsa olmazı mis gibi...
  • Bir Kış Şarkısı...
    Bugün hava sıfırın altında on Seni düşündüm ama inan bu son Mesela sen hiç kardan adam yaptın mı Basılmamış kara bastın mı Ve üzülmek için ç...
onurollstyle. Blogger tarafından desteklenmektedir.

FOLLOWERS

SUBSCRIBE & FOLLOW

  • Home
  • Trending
  • _Gadgets
  • _hello
  • contact

Follow Us

  • bloglovin
  • pinterest
  • instagram
  • facebook
  • Instagram

Hello...

Kötüye Kullanım Bildir

Hakkımda

Fotoğrafım
Onurollstyle
Profilimin tamamını görüntüle

Bu Blogda Ara

Instagram

Yeni içerikleri e-postayla alın:
Powered by follow.it
  • Ana Sayfa

Mobile Logo Settings

Mobile Logo Settings

onurollstyle

Designed by OddThemes | Distributed by Gooyaabi Templates