onur erol
  • ANASAYFA
    • HOME
  • ARSİV
  • MAIL GÖNDER
  • BENİ TAKİP ET
    • INSTAGRAM
    • YOUTUBE
    • FACEBOOK
    • TWITTER


Herkese merhaba, 
Hafta sonu yurtdışı kaçamağın en konforlu ve kolay yolu eğer Istanbul'da yaşıyorsanız şüphesiz komşumuz Yunanistandır.
Bu kaçıncı araba ile Yunanistan kaçamağı pek bilmiyorum ama geçtiğimiz hafta sonu da yine oradaydım.
Her kaçamağımızda başka şehirler, köyleri keşfederek ülkeye yeni bir sevinç ile dönüyorum.
Bu sefer istikametimiz ilk olarak İskeçe ardından Dedeağaç ve son olarak ise Sofulu idi.
Bu geziden ve gezdiğimiz yerleri kalem kalem anlatmadan evvel ilk olarak herkesin merak ettiği bir soruyu cevaplamak isterim.
Yunanistan veya başka bir ülkeye araç ile çıkmanız için özellikle yenilenen ehliyetiniz aracınız için yeşil pasaport ve sigortanıza ihtiyacınız var bunları internetten araştırsanız çok kolaylıkla sahip olabilirsiniz.
Gelelim rotalarımıza ...



İSKEÇE - XANTI
İskeçe'ye bu ikinci gelişim Buraya: şehir, eski ve yeni şehir olarak, iki kısımdan oluşuyor. Eski İskeçe: dağın yamacında kurulmuş, dar sokaklardaki Türk evlerinden oluşuyor. Her mahallede, bir cami var. Şehir merkezinde ise, 5-6 civarında cami bulunduğu da söyleniyor.
Dedeağaç'a olan uzaklığı yaklaşık 1 saat sürüyor. 
Yol boyunca, kendinizi Anadolu’nun bir bölgesinde ilerliyormuş gibi hissedebilirsiniz. 
İskeçe ismi: “Eskice” sözcüğünden gelmektedir. Osmanlılar döneminde, burada iki tane yerleşim yeri varmış. Bunlar: Eskice ve Yenice olarak isimlendiriliyormuş. Yine aynı dönemde, Yenice denilen merkez, büyük bir yangın sonucu yok olunca, buradaki insanlar bugünkü İskeçe merkeze taşınmışlardır. 
Bu yangın felaketine uğrayan Yenice, günümüzde bir köy olarak bulunmaktadır. Evlerinde ise, mutlaka balkon bulunmaktadır. Şehirde, balkonsuz ev bulunmuyor. Özellikle: bahar ve yaz aylarında, balkonlarından çiçekler sarkmaktadır.
Yunanistan'da Gümülcine ve Dedeağaç ile birlikte, Türklerin en çok barındığı şehirlerden biridir. Ancak: Lozan Barış Anlaşması ardından, buradaki Türk nüfusun büyük bölümü, mübadeleye tabi tutulmuştur.
Günümüzde: İskeçe şehrinde: her yıl Şubat ve Mart aylarında: Karnaval düzenleniyor. Karnaval muhteşem güzel, buraya karnaval zamanı gitmenizi öneririm. Ayrıca Noel zamanı sokaklar süsleniyor ve festival tadında geçiyor.

TARİHİ
Şehrin tarihi geçmişi: MÖ.880 yıllarına kadar uzanıyor. Ancak, konumu itibarıyla, şehir, Batı Trakyanın tüm savaşlarını ve yıkımlarını yaşamıştır.
1363-1912 yılları arasında ise, yüzyıllar süren Osmanlı egemenliği görülür. Osmanlılar: 1363 yılında Çirmen Zaferi sonucu burayı ele geçirmişlerdir.
1715 yılında, İskeçe, tütün üretimiyle önem kazanmıştır.
1829 tarihinde, iki büyük deprem, şehri olumsuz olarak etkiler. Bunun sonucunda, şehir yeniden yapılandırılsa da, birçok tarihi yapı eski özelliklerinden uzaklaşmıştır. Ancak, yine de, Yunanlılar, Avrupa Birliğinden sağladıkları fonlar ile, şehrin bu tarihi yapılarını ve diğer birçok yapıyı: özellikle cepheleri gayet güzel şekilde restorasyona tabi tutmuşlardır. Yani: muhteşem fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.
1920 yılında ise, referandumla, Yunanistan’a bağlanmıştır.

EĞLENCE
Şehrin en büyük özelliği genç nüfus ve öğrencilerden oluşuyor, bu da çok sayıda kafe, restoran, taverna ve bar bulunmasına neden olmuş. 

NE YENİR
İskeçe bölgesinde, geleneksel lezzetlerden tatmak isterseniz: size önerebileceğim restoran Peramsadır. 
Bugun dışında bizim dönerden biraz daha farklı olarak hazırlanan ve bir et çeşidi sunan Gyros'u da İskeçe de yemenizi tavsiye ederim.
Tatlıları ve kuruyemişleriyle öne çıkan bir yer. Özellikle: şehir meydanında en meşhuru olan Papaparaskevas'dır. 
Buraya muhakkak uğrayıp o nefis çikolatalarından almadan ülkeye dönmeyiniz derim. 







DEDEAĞAÇ - ALEXANDROUPOLI
Türklerin, Yunanistan da en çok ziyaret ettikleri yerlerden biri olan Dedeağaç özellikle casino ve tavernaları ile ünlü.
Burada: herhangi bir antik kalıntı veya tarihi eser yok. Bu şehirde daha çok: masmavi ve tertemiz bir deniz, uzun kumsallar var. Ayrıca: şehir, özellikle akşam saatlerinde hareketli ve canlı. 
Tüm yunanistan da olduğu gibi burada da İnsanlar eğlenmeyi seviyorlar. Burayı ziyaret etmeyi düşünürseniz: denize girmek, balık restoranlarında muhteşem deniz ürünlerini tatmak ve tavernalarda, akşam saatlerinde sabaha kadar süren eğlencelere katılmak, başlıca yapabilecekleriniz bunlar. 
İpsala sınır kapısından çıktıktan sonra: gerek E-90 karayolu ve gerekse sahilden ilerleyen karayolu takip edildiğinde, Yunanistan’ın Trakya bölgesinde bulunan: Aleksandropolis şehrine  1 saatte varabilirsiniz.

Söylenenlere göre: 15’nci yüzyılda, burada, Türk yönetimi etkin iken, bir tekke kurulmuştur. Bu tekkeye bağlı topluluğun dedesinin altında oturduğu ağaç, kutsal sayılarak kasabaya Türkler tarafından “Dedeağaç” ismi verilmiştir.
Aleksandrapolis ismi ise; hani tarihteki Makedonyalı Büyük İskender’den gelmez. İsim: 19’ncu yüzyılda yaşamış bir Yunan kralından geliyor. Şehir: 1913 yılında, Bükreş andlaşması ile verildiği Bulgaristan tarafından, Neuly andlaşması sonucu Yunanistan’a ilave edilince, dönemin Yunan kralının ismine izafeten bu isim verilmiştir.
Şehrin her yanında Osmanlı izlerini görebilir özellikle eski şehir bölgesindeki cumbalı yapılar ve Dedeağaç camii görülmeye değer yerlerden biridir.

TARİHİ
Bölgenin tarihi geçmişi, MÖ.7’nci yüzyıla kadar uzanmaktadır. Buralarda görülen ilk yerleşimciler olan Traklar: bölgeye geldiklerinde, şehrin hemen karşısındaki “Somathraki” yani “Semadirek” adasına yerleşirler. Daha sonra ise, yeniden anakaraya çıkıyorlar ve burada, yerleşim yerleri
kuruyorlar. Özellikle: anakarada kurdukları bu kentleri, yeni yollar yaparak birbirlerine bağlıyorlar, tapınaklar yapıyorlar, deniz ve kara ticaretini geliştiriyorlar.
Takip eden dönemde, yani 1’nci yüzyılda ise: bölgede Romalılar görülüyor ve 4’ncü yüzyıla kadar, bölgede egemenlik kuruyorlar. 4’ncü yüzyıldan sonra ise, Bizans dönemi başlıyor. Bu dönemde: eski bir pagan tapınağı üzerine, Kosmosotiras kilisesi inşa ediliyor.
Sonraları: Osmanlılar bölgede görülmeye başlıyorlar. 1821 tarihine gelindiğinde ise, Yunanlılar bağımsızlıklarını kazanıyorlar. 1869 yılında, Maurice de Hirsch isimli bir şahıs: Rumeli Demiryolları Şirketinin sahibi olarak bu bölgeye geldiğinde: Selanik-İstanbul demiryolu hattının
yapımını ve işletme hakkını satın alır. Ayrıca: şirket, Enez bölgesinde bir liman yapacaktır. Ancak, Meriç nehrinin aşırı alivyon taşıması nedeniyle, limanın, Enez yöresine değil, buraya yapılmasına karar verilir. Bunun üzerine, burada, sahil şeridindeki 10  km. lik kesime: liman işletmesi için gerekli antrepolar ve çalışanlar için evler yapılır. 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonucunda ise,
Ruslar burayı işgal ederler ve şehri, yeniden imar ederler. Ancak, şehir yine şirket şehri olmaya devam eder.
Sonuç olarak: 1871 yılına kadar bir balıkçı köyü olarak gelen şehir, bu tarihten sonra, elverişli coğrafi konumu nedeniyle, gelişmiş, büyümüş ve şehir halini almıştır. Özellikle: Selanik-İstanbul demiryolunun yapılması ve şehrin bu demiryolu üzerinde olması, gelişimini hızlandırmış ve
etkilemiştir.

KONAKLAMA
Şehirde, çok sayıda otel ve pansiyon bulunuyor. Hatta: tüm bölgenin en büyük konaklama tesisleri buradadır. Otel fiyatları hemen hemen her mevsim uygun yakşaşık olarak kişi başı 20 ile 100 arasında terciğinize göre konaklayacak yer bulabilirsiniz. 

NE YENİR
Şehirde, kıyı şeridinde, birçok balık lokantası var. Bu lokantalarda; deniz ürünleri ve mezelerin tadına bakabilir ve Uzo içebilirsiniz. 
Fiyatlar, genel olarak uygun. Özellikle: İstanbul balık lokantalarının fiyatları yanında daha uygun. 
Bir balık restoranı önermem gerekirse: “Taverna Loukoulos" olur.
Özellikle deniz kenarında oturup güneş battımında muhteşem Yunan tınıları eşliğinde keyifli bir akşam geçirebilirsiniz.

GECE HAYATI
Yemeklerinizi yediniz ve şehre akma zamanı geldiyse Dedeağaç bunun için mükemmel bir yer kıyı şeridinden iç kısımlara doğru daldığınızda bir çok kafe ve bar ile karşılaşabilir burada nefis kokteyller içebilirsiniz.
Yine tavsiye verecek olursam " Thema" ya kesinlikle uğrayıp kokteyl için ardından ise şehrin en meşhur barı olan Drunk Sinatra'ya muhakkak gidin. 

DENİZ
Şehrin kıyı şeridinde, deniz çok temiz. Çünkü: denizdeki kimyasal kirliliği önleyici tedbirler alınmış. Hatta: sahillerinin “Mavi Bayrak” ları bulunuyor.











SOUFLİ - SOFULU KÖYÜ
"Dar sokak aralarına özenle serpiştirilmiş gibi duran sarı, turuncu ve kahverengi yapraklar arasından yürüyüp meydana varıyorum.Altında her türlü ihtiyacınızı giderecek dükkanların sıralandığı iki katlı evlerin bulunduğu rengarenk dar sokakları geçip labirent misali açılan diğerlerine ulaşıyorum. 
Geçmişin mimari dokusu öylesine güzelki attığım her adımda dün ve bugün arasında gidip geliyorum. 
Yan taraftan geçen bir trenin sesi eski rengarenk boyanmış duvarlarda yankılanıyorken başka bir zamana ait olduğunu düşünüyorsun doğal olarak. “Yok böyle bir güzellik” diye içimden söyleniyorum. Burada öylece kalsam. Kargaşadan, gürültüden ve gereksiz ne kadar hırs ve dolu bir sürü şeyden uzakta yaşasam diyorum. Yani hiç dönmesem burada olsam burada ölsem."
Yukarıda yazdığım yazıdan anlamış olacaksınız ki Sofulu derin bir iz bıraktı bende. Gerek evlerin renkleri gerek şse tarihin bugüne kadar ki yansımalarından o kadar etkilendim ki bunu size nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
İpsala sınır kapısından yaklaşık 40 dakika uzaklıkta kalan köy ipeği ve ipekböceği ile tanınmaktadır. 
Buranın pazarında-çarşısında ipek ve el dokusu kumaşlar bulup satın alabilirsiniz. İpek bu bölgede, 1911 yılında o kadar önem kazanmıştır ki, yörenin nüfusu, 13 bin civarına ulaşmıştır. Ancak, bu tarihten sonra, Batı Trakyanın bölünmesi ve ipek böceği için gereken dut ağaçlarının sınırın öte yanında kalması nedeniyle, burada, ipek böcekçiliği gerilemiştir. Böylece, şehrin nüfusu da gittikçe azalmıştır. Ayrıca, sentetik ipeğin bulunması da, bu olumsuzluğu etkilemiştir. Yine de, günümüzde burada ipek ve ipekböceği yetiştiriciliği sürdürülmektedir.
Hatta, burada bir de “İpek Müzesi” bulunuyor. Müze: şehir merkezinde, eski bir Türk konağı görüntüsü veriyor. 1990 yılında açılmıştır. K.Kourtidis isimli doktor ve politikacı birinin konağında kurulmuştur. Konak: 1883 yılında yapılmıştır. Zemin kat ve birinci kat müze, ikinci kat ise konut olarak kullanılmaktadır. 4 tematik bölüm vardır. Buralarda: metinler, fotoğraflar, tasarımlar ve haritalar görülüyor. Buralarda; ipek böceği kültürü hakkında geleneksel nesneler içeren toplam 46 parça obje var. 
Ayrıca Youtube kanalımda bu köyü anlatmaya çalıştım. Arzu ederseniz videoyu izleyebilirsiniz altta :) 



























Herkese merhaba, bir önceki postumda bahsetmiş olduğum gibi Bodrum Cup, Benetton kombinlerim ile karşınızdayım.
Mevsim şartları ülkemizin her köşesinde değişiklik gösteriyor ve bu durumdan ben hiç mi hiç şikayetçi değilim. Çünkü kombinlerimi sıcaklık veya soğukluk durumuna göre ayarlıyorum genelde ve doğuya doğru seyahatlerimde daha sıkı şeyler tercih ederken batı rotamda her daim daha rahat ve mevsimlik parçalar valizimde yer alıyor.
Bodrum'a da giderken aynen öyle yaptım. Denizde olmak orada kalmak için Benetton'dan gündüz ve akşamüstü için kombinler tercih ettim.
Daha dinamik, daha spor ve daha renkli olmayı her daim benimsemişimdir ve Budrum Cup çıkarmamda da bunu yansıtmaya çalıştım.
Sizleri sıcacık fotoğraflarımla başbaşa bırakıp her birinize mükemmel bir hafta sonu diliyorum.
The Bodrum Cup postunu BURADAN okuyabilirsiniz. 









































Herkese merhaba,
Türkiye’den ayrılmadan bir hafta sonumu Anadolu yakasının en yenisi ve en keyiflisi olan Emaar Square Mall'de geçirmiştim.
Şehir hayatının ve İstanbul'un olmazlarındandır alışveriş merkezleri. . .
Bir alışveriş merkezi ne kadar kapsamlı olursa herkes için o kadar keyifli ve özel oluyordur.
Hafta sonu deneyimlediğim keşfim sonunda anladım ki özellikle Emaar Square Mall alışveriş merkezinin ötesinde bir yaşam alanı oluşturmuş İstanbul için.  Hem biz gençler hem de çocuklu aileler için birbirinden  farklı ve eğlenceli deneyimler sunuyor. Neden mi?
Hayatımdaki ilk akvaryum gezisini Emaar Square Mall'de deneyimledim ve burada gördüğüm hayvanlardan o kadar etkilendim ve o kadar keyif aldım ki bunu biricik yeğenlerimle paylaşmasam olmazdı. Özellikle penguenlerin yanlarına gidip kız kardeşimi görüntülü arayıp bizim 2 faremiz Ecrin ve Beyza ile bu anı paylaştım.
Onların sevinçleri benimki ile birleşince bir başka mutlu oluyor insan.
Ve tabii ki onlara sadece telefon ekranından göstermekle kalmadık bir sonraki gün onların mutluluğuna mutluluk katmak için kız kardeşim ve eşi güzel bir sürpriz yapmışlar :)
Gelelim o gün neler yaptığıma?
İlk olarak ferah bir alana sahip olan avlusunda keyifle kahvemi yudumladım, ardından alışveriş merkezinin içine dalıp indirimden bulduğum birkaç parça bir şey kaptım.
Bu arada fotoğraflarda da göreceğiniz gibi  alışveriş merkezi içinde bazı bölümler o kadar özel olmuş ki! Özellikle tek başına olsam da hiç sıkılmadım çünkü tam yemek yediğim saatte çok güzel bir konsere denk geldim.
Burada her hafta bir konserler oluyor. Birbirinden farklı sanatçılar sahnede yer alırken siz de yemeğinizi yerken veya kahvenizi yudumlayabiliyorsunuz.
Şu anda ise My Childhood in Summer sergisi yer alıyor. Çocukluk anılarınza yolculuk yapmak isterseniz bir göz atın derim.
Ayrıca hatırlatmakta fayda var belirli günlerde de birbirinden farklı etkinlikler ve workshop’ları da @emaarsquaremall'den takip edebilirsiniz.
Buraya ulaşım inanın ki çok kolay arabası olanlar için daha kolay olsa da ben Tarabya'dan buraya gelmem ise sanıldığı kadar zor olmadı Hacıosman metro’su ve sonrasında metrobüs ile yaklaşık 40 dakikaya burada oldum.


























Herkese merhaba,
İnstagram'da beni takip edenler biliyor ki haftaya Bodrum'da Yelken yarışları ile başladık.
İlk kez tekne de yaşamanın sevinci gerçekten paha biçilemez üzerine bir de yarışları eklersem duygularıma tercüman olacak birçok kare var. 
Deniz'de yaşam sürmek mavinin dilinden anlamak, martılara ve balıklara selam çakmak, gün doğumu ve gün batımını izlemek keyifli yaşamak için en güzel şey değil miydi. . . 

İşte hikaye böyle başladı denizde, gözünü açar açmaz alabildiğince güzel mavi karşılıyor seni sonrası ufacık ama yeterli bir odan, minicik bir banyo yeteri kadar yiyecek ve yarış tekneleri arasında seyir.
 Era Yat Kulübü tarafından düzenlenen uluslararası deniz festivali ve yelken yarışı The Bodrum Cup, deniz meraklılarına ve profesyonel yat mürettebatına yelkenciği öğretip benimsetmek üzere 1989 yılında başlatılmış ve kesintisiz olarak denize gönül verenler sayesinde bugüne kadar gelmiş.
Koyların ve Denizlerin korunmasına kadar bir çok projeye imza atan bu yarışlarda beni etkileyen gerçekten Özel çocuklarımızın boyadığı numaraları bayraklar  bu yarıştaki teknelere renk katmasıydı.
Altta ise paylaşmış olduğum fotoğraflarda bunları görebilirsiniz.
 Yarışlar, 17 Ekim Tav Passport Etabı, Kisebükü-Bodrum ile başladı ve sırasıyla Metro Etabı Kisebükü-Bodrum, Anadolu Sigorta Etabı Bodrum-Yalıkavak, Teknogym Yalıkavak-Gümüşlük ile ben sonlandırdım.
Yarın ise Palmarina Bodrum Etabı Gümüşlük-Yalıkavak  ile bu güzel yarışlar sona erecek.
105 tekne ve 1500 yelkencinin katıldığı bu yarışlarda birbirinden güzel etkinliklere de dans edip eğlendiğimizi de söyleyip sizi çekmiş olduğum fotoğraflarla baş başa bırakıyorum. İlerleyen günlerde ise bu etkinlikteki Benetton kombinlerim ile karşınızdaolacağım. 



























Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

INSTAGRAM'DA BENİ TAKİP ET

Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (12 Haz, 2020, 1:38ös PDT)

onur erol

Erkek Moda ve Lifestyle Blogger, mutfakta harikalar yaratırım, yazarım, çizerim ve resim yaparım,

YOUTUBE KANALIMA ABONE OL

TRANSLATE

Arşive Gözat

  • ▼  2022 (3)
    • ▼  Mart (2)
      • Baharın NFT Hali Feriye’de!
      • How to pick a great utility NFT like Space Albert
    • ►  Şubat (1)
  • ►  2021 (12)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Nisan (1)
    • ►  Şubat (3)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2020 (30)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (10)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2019 (42)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (9)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (3)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2018 (25)
    • ►  Aralık (2)
    • ►  Kasım (4)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (5)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Şubat (2)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2017 (31)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (3)
    • ►  Şubat (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2016 (61)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (8)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Temmuz (9)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (9)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (2)
  • ►  2015 (96)
    • ►  Aralık (9)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (15)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (9)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (7)
    • ►  Şubat (7)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2014 (66)
    • ►  Aralık (5)
    • ►  Kasım (7)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (3)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2013 (51)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (3)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Eylül (4)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (2)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (2)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (9)
  • ►  2012 (111)
    • ►  Aralık (10)
    • ►  Kasım (11)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Eylül (9)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (8)
    • ►  Haziran (11)
    • ►  Mayıs (7)
    • ►  Nisan (9)
    • ►  Mart (10)
    • ►  Şubat (13)
    • ►  Ocak (10)
  • ►  2011 (9)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (2)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Temmuz (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)

Popüler Yayınlar

  • SWEATER
      Hello everyone! Sorry for the late post posture. Also the beautiful moments you live in Florence last post I want to share it. I hope you ...
  • Sebze Çorbası Tarifi | Minestrone Çorbası Tarifi
    Hem kolay hem de sağlıklı sebze çorbası tarifi ile karşınızdayım. İtalyan Minestrone çorbasını arzu ederseniz diyet yaparken isterseniz çocu...
  • CAPPADOCIA
    When I try to see many parts of Turkey I usually do it as a holiday trip. When nearly two weeks ago my dear friend Meric ( Maritsa ) offered...
  • CAMOUFLAGE
    Herkese iyi pazarlar, Yine yoğun bir haftanın sonunda nihayet bilgisayarımın başına oturabildim.  Malum yılbaşı öncesi herkes gibi ben de bi...
  • white posture
    Hello to everybody, Just after the Istanbul Fashion Week, I will be in front of you with posts of  Emre Erdemoğlu ’s collection “ADEN SS 201...
  • cross the street
    Güzel bir İstanbul günü arkadaşlarla buluşup keyifli bir öğle yemeği için tercih ettiğim gündelik ve spor tarzım:  Ceket: H&M T-Shirt: B...
  • Kazak mı ? Hırka mı?
    Eylül ayının ilk haftasını bitirdiğimiz şu günlerde  biz sıcakların son demini vururken tüm vitrinler sonbahar kış koleksiyonlarına bürünmey...
  • HORON
    Jacket - Boots / Esin AKYUZ     I    Sweaters - Jean / ZARA     I    Bag / GUCCI  I    Scarf / PULL&BEAR Yeni bir moda haftasından hepi...
  • MBFWI SS/19 DAY 3
    Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul'un 3. kombini ile karşınızdayım. Moda haftasının 3. gününde gene Emre Erdemoğlu Aysel Koleksiyonunda...
  • MILANO MILANO
      Hello everyone, like every year the Fashion Tour has begun.  We’ve just returned from Milan, where we had the pleasure to attend several f...
onurollstyle. Blogger tarafından desteklenmektedir.

FOLLOWERS

SUBSCRIBE & FOLLOW

  • Home
  • Trending
  • _Gadgets
  • _hello
  • contact

Follow Us

  • bloglovin
  • pinterest
  • instagram
  • facebook
  • Instagram

Hello...

Kötüye Kullanım Bildir

Hakkımda

Fotoğrafım
Onurollstyle
Profilimin tamamını görüntüle

Bu Blogda Ara

Instagram

Yeni içerikleri e-postayla alın:
Powered by follow.it
  • Ana Sayfa

Mobile Logo Settings

Mobile Logo Settings

onurollstyle

Designed by OddThemes | Distributed by Gooyaabi Templates