onur erol
  • ANASAYFA
    • HOME
  • ARSİV
  • MAIL GÖNDER
  • BENİ TAKİP ET
    • INSTAGRAM
    • YOUTUBE
    • FACEBOOK
    • TWITTER


Herkese merhaba!
Eskiden burada sitilim hakkında detaylı fotoğraflar paylaşır, neleri nasıl kombinlediğimi uzun uzun yazardım. 
Özellikle instagram gibi anlık fotoğraf paylaşım platformlarını çoğalmasından sonra tabii ki bunu bir çok kişi gibi ben de yitirdim. 
Ama geröek olan bir şey var ki... O da blog sayfamla bağlantımı koparmamak isteyişim.
Bu yüzden çok fazla kombin detayları olmasa da burada günlük rutin postlarımı da paylaşmak isterim.
Yani daha yaşam tarzında. 
En azından instagram'da paylaştığım fotoğraflarıma bir kaç alternatif oluşturur diye düşünüyorum.
Neler giydiğime gelince;
Sweatshirt : Manche
Pantolon : Pull & Bear




Bu gönderiyi Instagram'da gör

Herkes görür, sen hisset! Hayattaki güzelliklerin sıradanlaşmasına izin verme. Çevrene bak ve gülümse. Sahip olduğun her şey için şükret. Kartpostal tadındadır hayat yeter ki bakmayı bil. #onurollstyleontheway
Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (1 Eki, 2019, 6:32öö PDT)







erkek blogger

Uzun bir aradan sonra yepyeni sonbahar stil postu ile merhaba!
Özellikle mevsim geçişlerinde kendimiz kadar stilimiz de değişiyor. Hal böyle olunca bir günümüz bir günümüzü de tutmuyor. 
Peki bundan şikayetçi miyim?
Asla!
Kendimi bildim bileli kış insanı değilim ve hiç olmadım. Üst üste lahana gibi giyinmeyi ve boğazına kadar sıkıştıran kazakları hiç sevmedim ve bu yüzden ilkbahar, yaz ve sonbahar tam benlik.
Bu yüzden de hala güneş tepemizden gülümsüyorken, içinde rahat edeceğim ve stilimden ödün vermeyeceğim kombin ile karşınızdayım. 
Lacivert çizgili gömlek, gri keten görünümlü pantolon bence tam da bu geçiş mevsimine uygun oldu.
Ne dersiniz?
Hemfikir miyiz?
Gömlek: Manche
Pantolon Trendyol
Ayakkabı: Toms



Bu gönderiyi Instagram'da gör

-Sarai forte come un leone . . . #birhikayemvardı
Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (10 Eki, 2019, 10:04öö PDT)

influencer

trendyol

trendyol erkek gömlek




Merhabalar yeniden, Size en son izlediğim Bay Z isimli tiyatro eserinden bahsetmek isterim.Oyun tek perde ,1 saat. Oyunun konusuna gelince, Bay Z isimli güçlü ve korkulan bir patronun şirketinde denetimden sorumlu dört yöneticinin bir odada kendilerini hapis bulmasıyla başlayan olayların, şirketten çalınan paranın gözlerinden kaçmış olduklarının anlaşılması ve bu parayı aralarından kimin çaldığını bulmak ve hatalarını düzeltmek zorunda olmalarıyla daha da renklenen bir eser Bay Z...

Bu düzeltme yolunun da oldukça ilginç olduğunu söylemeden geçemeyeceğim...
Tek oyuncu ile başlayıp, zaman ilerledikçe yeni oyuncuların da sahneye çıkmasıyla çok daha ilginç ve sürükleyici hal alan eser, baştan sona soluksuz kendini izlettirmeyi başarıyor. Ses ve ışık efektleriyle izleyiciyi daha da içine çeken oyun en son sahneye kadar sürprizlerle dopdolu ...
Suçluyu bulmak o kadar zor ve karmaşık ki zaman geçtikçe daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor...Zekice kurgulanmış ,sürükleyici senaryosu izlemeye değer bir eser ortaya çıkarmış.
Zaman zaman ince esprilerle ve sözlerle bizleri gülümsetmeyi, hatta bazen de düşündürmeyi başaran oyun alkışları hakediyor.
Olay tek mekanda geçse de izleyiciyi bir an bile sıkmadan ilerleyen bir tiyatro eseri ortaya çıkmış.Oyunun süresi de gayet uygun daha uzun olsa ilgi azalabilir daha kısa olsa da ilginç olmayabilirdi.
Oyundaki muhasebeci Daniel Morrison'u  canlandıran Ali Çelik en beğendiğim performanstı.
Gerek sesi gerek mimikleri ile oyunu sürükleyici hale getirenlerin başındaydı bence.
Diğer oyuncular da iyiydiler ama muhasebeci Daniel beni en çok etkileyen idi.
Oyun Ekim ayında Üsküdar devlet tiyatrosu sahnesinde sergilendi,
Kasım ayında da diğer Devlet Tiyatroları sahnelerinde yer alacaktır.
Takip edip izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim.
Feyza Tanyolaç








Merhabalar herkese, bugün sizlere 25 Ekim'de Cemal Reşit Rey'de gerçekleşen ve galasında bulunmaktan mutluluk duyduğum harika bir belgesel tadında filmden bahsetmek istiyorum.

Merhaba Güzel Vatanım

Nazım Hikmet ve Ahmet Ümit'in hayatından kesitler sunan, yaşadıkları zorlukları, ayrıca güzellikleri de gözler önüne seren izlemeye doyamadığım eser...

Yönetmenliğini Cengiz Özkarabekir'in üstlendiği, senaryosunu Ahmet Ümit'in yazdığı filmin baş rollerinde Yetkin Dikinciler, Serkan Altıntaş, Pelin Batu, Berna Laçin, Levent Üzümcü, Umut Beşkırma, İskender Bağcılar, Mehmet Tokat, Alper Türedi, Kutay Şahin, Adnan Kürkçü, Ayhan Bozkurt, Edis Atiker, Enes Kava gibi usta ve genç isimler de rol alıyor. 
Ahmet Ümit Ve Nazım Hikmet'in gerçek hayat hikayelerinden yola çıkan film, Nazım Hikmet'in Moskova'ya gidişi ve Ahmet Ümit'in Gaziantep'ten Moskova'ya uzanan fırtınalı hayatlarını konu alıyor.Kimi zaman düşündüren, kimi zaman üzen, kimi zaman da yüzlerimize tebessüm yerleştiren filmi izlerken bir an bile sıkılmadım.Bittiğinde ise sanki beş dakikadır izliyormuş hissine kapıldım.
Gerek kostümler, gerek senaryo gerekse 150 kişilik kadro ile seyircinin beklentisini kesinlikle karşılayan bir film izledim.Bu filmi izledikten sonra her iki yazar ve de o zamanlar hakkında ne kadar az şey bildiğimin farkına vardım.Belki sizler için de aynı şey geçerlidir. Ben de bu düşünceyle ulaşabildiğim kadar çok kişiye ulaşıp bu filmin izlemelerini sağlamak istiyorum.
Oyuncuların performansları da beni filmin içine, o yıllara, o şartlara alıp götürdü.Sanki ben de onlarla o zorlukları, o zamanları yaşadım...Kostümler, mekanlar ,sahneler o kadar doğal ki insan başka türlü hissedemiyor.

İçinden ancak üzülüp hayıflanmak geliyor maalesef yaşanan zor yıllara...
O zor zamanlarda, iki yazarın da sanatın iyileştirici yönüne sarılmalarını, başarılarını, yükselmelerini, hala umutla ,inatla hayata tutunmalarını da anlatan eser, hayat kısadır sanat uzun inancıyla herkese umut aşılıyor..İki insanın yaşadıkları zamanların da etkisiyle nasıl birer usta sanatçıya dönüştüklerini de gözler önüne seriyor

Merhaba Güzel Vatanım 1 Kasım'dan itibaren sinemalarda.


Umarım sizler de izler, beğenir ve tanıdıklarınıza önerirsiniz.Kesinlikle izlemeniz gereken belgesel tadında bir film olmuş.Emeği geçen herkesin emeklerine sağlık...
Sanatla kalın, Feyza Tanyolaç




Selamlar herkese!
Bugün sizlere tanıtmak istediğim oyun Kosovalı Peer Gynt...Devlet tiyatrolarında sergilenen bir başka oyun.Kosovalı Peer Gynt oyunu 2 perde,2 saat 15 dakika..

1990-2014 yılları arasında ülkesindeki olumsuzluklardan kaçıp ,diğer Avrupa ülkelerinde sığınmacı olarak yaşamını sürdürmeye çalışan Peer'in hayat hikayesini, yaşam mücadelesini etkileyici ve dramatik bir dille anlatmaya çalışan eser görülmeye değerler arasında...Babasının tam tersi bir hayat tarzına ve görüşüne sahip Peer ,babasının bir konuşmasını duyduktan sonra tıpkı onun gibi olmaya çalışır ve aynı hayat döngüsünde debelenir.Annesinin ona karşı aşırı korumacı tutumuyla kendini toplumdan uzak tutan Peer'in değişen hayatı ve görüşleri doğrultusunda değişen oyun izlemesi daha keyifli hale geliyor.

Zaman zaman dekorun fazlalığı ve hareketliliğiyle bizleri yorsa da,arada seyirciyi de oyuna katmalarıyla renklenen oyun ilgiyle izleniyor.Kostümler dönemin havasını yansıtırken,ışık ve duman oyunlarıyla sanki gerçekten savaşın,gergin ortamların içindeymişiz hissi veriyor.

Baş roldeki Peer,yani Erşan Utku Ölmez,baba rolündeki Yener Sezgin,anne rolündeki Fatma Öney performanslarını çarpıcı bulduklarımdan.Eserdeki müzikler de oldukça yerinde seçilmiş.Zaman zaman bizi duygulandırırken,zaman zaman da güldürüyor...Belki de zaman zaman kendimizden,ailemizden,davranışların benzerliğinden  de bir şeyler bulabileceğimiz şanlı  bir sunum Kosovalı Peer.

Bazı anlarda yapma Peer dediğimiz,bazı anlarda bravo Peer diye bağırmak istediğimiz,bazen annesine,bazen de babasına hak verdiğimiz de oluyor oyun süresince.Her insanın kendi yaşantısına bağlı olarak yorumlayacağı ama kesinlikle sıkılmadan ilgiyle izleyebileceği destansı bir epik tadında Kosovalı Peer Gynt eseri..
Keyifli izlemeler dilerim.
Feyza



Oyun Kadrosu
Peer: Erşan Utku Ölmez
Anne: Fatma Öney
Baba: Yener Sezgin
Bac: Hakan Şahin
Polis: Volkan Işılay
Bela: Duhan Şahin
Avukat: Yusuf Can Sancaklı
Yaşlı Kadın:Nurhayat Boz
Alman ve İngiliz Memur/Küçük Peer/İsveçli Memur : Ozan Dağara
Halk:
Nazime Birben Akbulut,Duygu Aydoğmuş
Alman Polis. Zekayi Metin








 
Merhabalar yeniden,
Bugün sizlere uzun zamandır izlediğim en etkileyici ve sürprizlerle dolu tiyatro eserini tanıtmaya çalışacağım. 
Oyunun adı Bayrak, Devlet tiyatrolarının sahnelerinde izleyicileriyle buluşuyor. Başarılı tiyatro sanatçıların performanslarıyla daha da etkileyici hale gelen oyunu Devlet tiyatrolarının sahnelerinde bulabilirsiniz. Her oyun 13 gün sonrasına kadar bilet alımına açık. 
Takip edip,size uygun salondan temin edebilirsiniz.
Oyunun konusuna gelecek olursak sizlere çok fazla ipucu vermeden aktarmaya çalışacağım.Bir dizi trajik olaylarla bir ailenin çöküşünü,aile ve ilişkilere bakış açılarını,iletişimsizliği,şiddet olgusunu bizlere sıra dışı bir oyun kurgusuyla aktarmaya çalışıyor Bayrak...Bilinen bayrak ile de eserin hiçbir ilgisi yok ...
Her şey apaçık gibi görünürken, 2.perdeden itibaren ilerleyen olaylarla ulaşılan gerçekler seyircileri hayretler içinde bırakıyor. Usta bir polisiye tadında kurgulanmış eser, zaman zaman yükselen temposuyla kalp atışlarımızı hızlandırıyor. Işıkların yerli yerinde kullanılmasıyla daha da etkileyici bir atmosfer oluşturulmak hedeflenmiş. Bizi geçmişe götürme yoluna ışıkların rengini değiştirerek ulaşmaları, son ana dek gerçeğe ulaşamadan oyunu merakla izlememize sebep oluyor.

Oyunun can alıcı noktalarında sorulan sorularla oyuncuların yerine kendinizi koyuyor ve aynı soruları kendinize sorarak, ben ne yapardım acaba diye kendinizi sorgulamadan duramıyorsunuz.

Eserde en çok abi rolündeki Murat Sarı'nın performansından etkilendim. Yılların usta tiyatrocusu Ali İpin de elbette etkileyici bir performans sunuyor. Aşık rolündeki Can Albayrak'ın rolü kısa da olsa göz doldurucuydu. Bayrak oyununu beğenmeme neden olan temel unsur konusu, kurgusu ve sürekli merak duygumuzu diri tutmasıydı.

Kullanılan kostümler özel kostümler değildi ve işlenen konuya uygun,sıradan giysilerdi. Belki abinin yaşam biçimine bağlı olarak giysileri, görünüşü biraz daha dağınık ve kirli olabilirdi. Aynı şekilde zaman ilerledikçe evin oğlu ve ailesi rolündekilerin de giysileri ve görünüşleri de dağılmış hale gelebilirdi, böylelikle daha etkileyici kılınabilirdi.

Bir bütün olarak bakarsak,kesinlikle oyunu görün derim. Hem eğlenceli zaman geçireceksiniz,hem de oyundaki değer yargılarını kendinizce tekrar tekrar düşünmeden edemeyeceksiniz.
Feyza



OYUNCULAR
Baba   :Ali İPİN
Anne   :Gönen AYKAÇ
Adam   :Can ŞIKYILDIZ
Kadın   :Zeynep KIZILTAN
Abi       :Murat SARI
Aşık      :Can ALBAYRAK
Haber    :Emir ÜSTÜNDAĞ


Herkese merhaba, 
Ben Feyza Tanyolaç bundan böyle sevgili Onur’un sayfasında sizlerle buluşacağım.
Burada tiyatro, sinema ve kitaplar hakkında yazılar yazıp, izlediklerimi ve okuduklarımı ele alacağım.
Öncelikle bu ilk postumda sizlere kendimden bahsedeyim;
İngilizce öğretmeniyim ve dolayısıyla çocukları çok seviyorum.
Gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, kitap okumayı, sinemaya gitmeyi, film ve dizi izlemeyi, bol bol seyahat etmeyi çok seviyorum.
Şehir tiyatrolarının tüm oyunlarını, devlet tiyatrolarının da bir çok oyununu kaçırmıyorum.
Geçtiğimiz günlerde izlemiş olduğum oyun ile ilk yazımı burada sizlere takdim ediyorum.


Düdüklüde Kıymalı Bamya
Devlet Tiyatroları Üsküdar Tekel sahnesinde sahnesinde gösterime giren  Düdüklüde Kıymalı Bamya oyunu; Günümüzün değişen değerleri, geçmişin izlerinin kalmamasının, insanların sığlığının traji- komik bir şekilde anlatıldığı oyun kesinlikle görülmeye  değer...

Oyun her ay sahne değiştirerek Devlet Tiyatrolarının çeşitli sahnelerinde Cevahir, Mecidiyeköy, Üsküdar, Garibaldi, Küçükçekmece, Zeytinburnu ve Kozyatağı’nda seyircisiyle buluşuyor.

Eserin konusuna gelince, yaygınlaşan dedikodu ve eğitimsiz, içi boş toplum kültürünü eleştiren, bunlara karşı olanların ötekileştirilmesini sorguluyor. Sabah kahveleri, fal ve kağıt oyunları, içi boş anlamsız sohbetleriyle küçük burjuva kadınlarının duyarsızlıklarına komik ve eleştirel bir bakış sunuyor.
Evin kızının arkadaşının dedesinin bir gün evlerine misafir olacağını söyledikten sonra daha da akıcılık kazanan ve gittikçe merak duygusu uyandıran oyunu izlerken hem gülecek, hem de düşüncelere dalacaksınız. Geçmişle günümüz arasında,evdeki dekorla, seksenli yılları anımsatan dekor ve giysilerle sizi o zamanlara götürecek ve belki de özlem duymanızı sağlayacak.
Oyun 1 saat 20 dakika ve bir perde. Belki de biraz daha uzun olup, daha çok sürprizlerle ve merak uyandıracak olaylarla kurgulanabilirdi. Daha fazlasını izlesem sıkılmazdım diye düşündürdü beni açıkçası..
Biraz da oyunculuğa değinecek olursam, beni en çok etkileyen ve ayakta alkışlamama neden olan evin hizmetçisi rolündeki Cemile yani Demet Ergün ve dede rolündeki sözünü sakınmayan Fahrettin bey yani Emin Maltepe'nin performanslarıydı. Rol değil de sanki gerçekten yaşıyor gibiydiler. Evin dul kadınını canlandıran Aynur, yani Ayla Baki Yücesoy da izlenmeye değerdi.
Eser tabi ki bir bütünlük içinde izlenir ama beni oyuncuların performansları da alır uzaklara götürür..

Oyundaki anne rolündeki Fazilet Hanım, kızlarının hep üstün düzeylerde insanlarla görüşmesini isteyen, diğer insanları hor gören bir yapıya sahip. Onun kız kardeşi rolündeki Aynur da aynı görüşte. 
Kız kardeşinin gençlik ve güzelliğini kıskanan Fazilet Hanımın bir çok yorumu da bunu doğrular yönde. 
Diğer iki komşu olan Hamiyet ve İnci Hanım da sosyeteye özenen davranış ve konuşmalarıyla oyuna renk katan unsurlardan. Evin hizmetçisi rolündeki Cemile ise tam bir yurdum insanı..
Şivesi,samimiyeti,saflığı ve dürüstlüğüyle yitirilen günümüz değerlerini yansıtan karakterlerden birisi.
Evin genç kızını canlandıran Nilgün ise evdeki ve dışarıdaki hayat arasında sıkışmış, gerçekliği arayan,mutsuz insanları temsil etmekte. Arkadaşı postacı Uğur'un onu uyandırmaya çalışma çabaları, Uğur'un dedesi Fahrettin beyin çekinmeden söylediği tüm sözlerle iyice aklı karışmış durumda.

Oyunda kullanılan kostümler, eşyalar, dekor tam anlamıyla anlatılmak istenilen zamanları yansıtıyordu. 
Evdeki kadınların özenti giyim tarzları,bozuk televizyonda izlenen boş diziler, komşularda kart oyunlarıyla harcanan boşa zamanları çok güzel yansıtmış. 
İzlerken bir an bile sıkılmayacağınız ve tadına doyamayacağınız bir eser.
Dedenin duygusal konuşması da oyunun can alıcı noktalarından...
Kullanılan ışıklar dikkat çekilmesi istenen noktalarda başarılı olarak kullanılmış.
Oyunun sonlarına doğru sizi bekleyen bir sürprizle oyun bambaşka bir boyuta taşınıyor...
Vakit ayırıp izlemenizi kesinlikle tavsiye edeceğim oyunlardan birisi diyor ve sanat dolu günler diliyorum sizlere.
Feyza 
İnstagram / Feyza Tanyolaç 


Düdüklüde Kıymalı Bamya Oyuncu kadrosu :
Fazilet  Sevinç Niş  
Aynur Ayla Baki Yücesoy
Fahrettin Emin Maltepe
İnci Ece Koroğlu
Hamiyet İpek Gülbir
Cemile Demet Ergün
Nilgün Türkü Deyiş Çınar
Uğur Rami Çakır


Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

INSTAGRAM'DA BENİ TAKİP ET

Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (12 Haz, 2020, 1:38ös PDT)

onur erol

Erkek Moda ve Lifestyle Blogger, mutfakta harikalar yaratırım, yazarım, çizerim ve resim yaparım,

YOUTUBE KANALIMA ABONE OL

TRANSLATE

Arşive Gözat

  • ▼  2022 (3)
    • ▼  Mart (2)
      • Baharın NFT Hali Feriye’de!
      • How to pick a great utility NFT like Space Albert
    • ►  Şubat (1)
  • ►  2021 (12)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Nisan (1)
    • ►  Şubat (3)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2020 (30)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (10)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2019 (42)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (9)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (3)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2018 (25)
    • ►  Aralık (2)
    • ►  Kasım (4)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (5)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Şubat (2)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2017 (31)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (3)
    • ►  Şubat (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2016 (61)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (8)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Temmuz (9)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (9)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (2)
  • ►  2015 (96)
    • ►  Aralık (9)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (15)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (9)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (7)
    • ►  Şubat (7)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2014 (66)
    • ►  Aralık (5)
    • ►  Kasım (7)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (3)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2013 (51)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (3)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Eylül (4)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (2)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (2)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (9)
  • ►  2012 (111)
    • ►  Aralık (10)
    • ►  Kasım (11)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Eylül (9)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (8)
    • ►  Haziran (11)
    • ►  Mayıs (7)
    • ►  Nisan (9)
    • ►  Mart (10)
    • ►  Şubat (13)
    • ►  Ocak (10)
  • ►  2011 (9)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (2)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Temmuz (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)

Popüler Yayınlar

  • Kış geldi...
    Hepinize merhaba, artık kışın soğunu iyice hisseder olduk.  Havaların ciddi anlamda soğudu şu günlerde eminim ki benim kadar siz de ne giyec...
  • Kitap önerisi: Nermin Bezmen Sır I Aurora'nın İncileri
    Merhabalar, Karantina günlerinde okumaktan keyif aldığım iki kitabı daha sizlere önermek isterim.  Her iki kitabı yazmak istememin nedeni bi...
  • adidas Originals by Jeremy Scott
    adidas Originals ve modanın yaramaz çocuğu Jeremy Scott, İlkbahar/Yaz 2013’de adidas’ın ikonik modellerine yaptığı görkemli ve eşsiz dokunuş...
  • BODRUM BODRUM
    Hepinize tekrardan merhaba, geçtiğimiz hafta bloggerları takip edenler bilecek ki sevgili arkadaşım Meriç Küçük yani nam-ı diğer Maritsa...
  • Kitap Önerisi : Kehanet Vaatleri
    Herkese uzun bir aradan sonra merhaba arkadaşlar, bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde hepimiz evlerimize kapanmış durumdayız. Umarım kısa za...
  • BOTOX HAKKINDA
    ufak dokunuşlarla kaz ayaklarına ve alın çizgilerine bye bye 👋🏼 💉 @drilkermanavbasi Onur Erol (@onurollstyle) tarafından paylaşılan bir f...
  • MEYRA I KİTAP
    Merhabalar, Bugün sizlere uzun zamandan sonra yeni romanını yayınlayan Sinan Akyüz'ün eseri Meyra'dan söz edeceğim. Beni yaşanmış hi...
  • Mont, Triko Ve Kazak Mevsimi Geldi!
    Mont, Triko Ve Kazak Mevsimi Geldi! Herkese merhaba, Sonbahar mevsimi geldi çattı! Sizi bilmem ama ben sonbahar ve kışı da pek severim. Doğa...
  • Günün Menüsü: Kuru Fasülye + Pilav + Cacık
    Türk mutfağını denince mutlaka kuru fasülye gelir akla... hemen hemen her mutfakta pişirilen kuru fasülyenin yanında olmazsa olmazı mis gibi...
  • Bir Kış Şarkısı...
    Bugün hava sıfırın altında on Seni düşündüm ama inan bu son Mesela sen hiç kardan adam yaptın mı Basılmamış kara bastın mı Ve üzülmek için ç...
onurollstyle. Blogger tarafından desteklenmektedir.

FOLLOWERS

SUBSCRIBE & FOLLOW

  • Home
  • Trending
  • _Gadgets
  • _hello
  • contact

Follow Us

  • bloglovin
  • pinterest
  • instagram
  • facebook
  • Instagram

Hello...

Kötüye Kullanım Bildir

Hakkımda

Fotoğrafım
Onurollstyle
Profilimin tamamını görüntüle

Bu Blogda Ara

Instagram

Yeni içerikleri e-postayla alın:
Powered by follow.it
  • Ana Sayfa

Mobile Logo Settings

Mobile Logo Settings

onurollstyle

Designed by OddThemes | Distributed by Gooyaabi Templates