onur erol
  • ANASAYFA
    • HOME
  • ARSİV
  • MAIL GÖNDER
  • BENİ TAKİP ET
    • INSTAGRAM
    • YOUTUBE
    • FACEBOOK
    • TWITTER


başak sayan

“Bir gün, küçük bir kozada minicik bir delik açıldı. O an kozayı seyretmekte olan bir adam, bedenini o minicik delikten dışarıya çıkartmak için çabalayıp duran ama onca çabaya rağmen bir arpa boyu yol alamayan kelebeğe çok acıyıp yardım etmeye karar verdi. Kelebeğin kozasındaki deliği genişleterek içinden çıkmasını sağladı. Ancak dışarı çıkan kelebeğin kanatları bedenine oranla küçücük, kupkuru ve buruş buruştu. Şaşıran adam, zamanla kelebeğin kanatlarının büyüyüp gelişeceğini umut ederek beklemeye başladı. Ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Çünkü hayat suyu kelebeğin bedeninden kanatlarına ancak kozadan çıkmak için çabaladıkça akabilirdi. Kelebek ömrünün geri kalanını, uçma hayalleri kurarak, kocaman bedeni ve küçücük kanatları ile sürünerek geçirdi. Hiç uçamadı.
Adamın anlayamadığı, kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin aslında o kelebek için gerekli olduğu idi. Çünkü bu, kelebeğin kaderini gerçekleştirebilmesi için, içinden geçmesi gereken Tanrı’nın bulduğu bir yoldu!”

Herkese merhaba,
Karantina günlerinde okuduğum beni en derinden etkileyen kitap oldu Kelebeğin kaderi...
Bu süreç içerisinde okunacak daha oldukça kitap var.
Kitabın yazarı Başak Sayan.
Bu yazarın ikinci kitabı...
İlkini de okumuş ve yine oldukça beğenmiştim ama bu eserinin yeri bende ayrı. Sanırım hayata uygulanabilirliği oldukça daha yüksek ve eğlenceli olduğundan.
Kitabın arka kapağında yer alan yazıdan bir bölüm paylaşmak isterim sizinle. Modern dünyanın kahramanlarının sevmek, sevilmek, acı çekmek ihanete uğramak ve kendini keşfedip kaderini gerçekleştirmek yolunda yaşadıkları yoğun ve sarsıcı bir serüven Kelebeğin Kaderi. 
Tesadüflerin hayatı nasıl yönettiği ve aslına bakarsak hiç bir şeyin rastlantı olmadığı, her adamın ve her deneyimin yaşam yolunda birer basamak olduğuna dair epik bir anlatı, bir modern vakit masalı.Yaşamın karşınıza çıkardığı işaretleri ayrım etmeye, en derin acılarınıza başka gözle bakmaya ve tüm yaşadıklarınızın nedenini keşfedip kozanızdan çıkmaya hazır mısınız? 
Diye yazılmış satırlar..
Bu kitabı okumaya adım atmak meraktan, ama devam edebilmek ise bir seçimden ibaret bence.

Kendini keşfetmek, olaylara başka açılardan bakabilmek ve de en önemlisi kendine karşı dürüst olabilmek harbiden cesaret isteyen olgular benim gözümde. Sizi bazen rahatsız edecek, zorlayacak ama ilerleme isteğinizi de kamçılayacak anlatılar ile dolu bu roman ve mutlaka bayağı değil...
Ruhunuzu değiştirecek, ümit verecek, tüm güçlükleri atlatmayı denemeye hazır hale gelmenizi sağlayacak olabilir, şayet harbiden buna cesaretiniz, gücünüz ve isteğiniz varsa...
Okumaya devam ettikçe o gücü kendinizde hissetmeye başlamış olacak ve sizler de bir başlamak isteyeceksiniz.İnsanın gücünü, benzer acılara karşın hala nasıl direnme ve hayatta kalma gücünü bulabildiğini düşünüp sorgulamaya başlayacaksınız, şayet hayatınızda şimdiye kadar bunları sorgulamadı iseniz...
En başından sonuna kadar temponun hiç düşmediği ,ve tam can alıcı yerde diğer karakterlerin hayatını anlatmaya geçildiği, olağan dışı ve harekete geçiren bir eser olmuş.
572 sayfanın her satırı mutlaka okumaya değer.
Ruhunuza iyi gelecek bu romanı okumanızı ısrarla öneririm.
sevgilerimle,
Feyza Tanyolaç

başak sayan





kuru fasülye + pilav + cacık

Türk mutfağını denince mutlaka kuru fasülye gelir akla...
hemen hemen her mutfakta pişirilen kuru fasülyenin yanında olmazsa olmazı mis gibi tane tane pilavı ve bir de mutlaka cacık gelir!
Hem içinde bulunduğumuz ramazan hem de karantina günlerinde anne lezzetini özeleyenler için vazgeçilmez lezzetlerimizden olan kuru fasülye, pilav ve cacık tarifimle karşınızdayım.
Tarif nerede diye soracak olursanız altta videosunu paylaşıyorum!

Bu arada kanalıma abone olmayı ve videoyu da beğenmeyi unutmazsanız çok sevinirim.
şimdiden afiyet olsun.
- artık özgürüm. öyle yalnızım ki . . .
Karantina günleri hızla geçiyor.
Daha önce alışık dahi olmadığım şeylere alışıyor ve her geçen gün kendimi keşfe çıkıyordum.
Açıkcası her günüm boş olduğundan zaman ayırabileceğim çok şey oluyordu...
Bir günde tam sezon izlenen diziler, artık raflarda değilde yatağıma savrulmuş kitaplar ve içimdeki sanatçı ruhum.
Oysa kendimi hiç bu kadar tanımamıştım.
Şehrin kaosu içinde zaman geçirirken insanın kendini pek tanımadığını ve kutularını açmadığının farkına vardım....
Her gün farklı uğraşlarımın dışında hemen hemen aynı geçiyordu, sabaha karşı uyumaya alışkın ruhumu ise uyku modunda dinlediğim olumlamalar ile ödüllendiriyordum.
Evet, günler hızla akıp gidiyordu! Artık takvimler 29 Martı gösteriyordu.
Anlamadan geçen günler bir bakıma iyiydi, oysa bazı günler daha da hızlı geçtiği kanısındaydım üstelik.
Duvara yaptığım çalışma yerini bir kenara atılmış resim defterine bırakmıştı. 
Çünkü içinde bulunduğum yalnızlığımın en büyük ilacı olacaktı!
Büyük bir huzurla karalamanın keyfini sürecektim...


İnsanın içinde olduğu durumu ifade edebilmesi sanattır.
Yoğurduğunuz hamur, çizdiğiniz bir resim, gökyüzüne bakış şekliniz, bestelediğiniz müzik, hatta söylediğiniz laf.
Aslında yaşamak bir sanat!

Beni Sesimden Dinleyin...

Aslında Karantina döneminden önce podcast yayını yapmaya başladım fakat burada sizinle şimdiye kadar paylaşmadım.
Bu vesileyle, karantina dönemindeki son podcast'imi de size takdim edeyim.



Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (24 Nis, 2020, 3:46öö PDT)



Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (25 Mar, 2020, 12:50ös PDT)




bağışıklık güçlendirici
Herkese merhaba, evde karantina altında kaldığımız şu günlerde hem koronavirüs'ten korunmak için hem de diğer hastalıklara direncimizi artırıp güne dinamik başlamak ve bağışıklık sitemimizi kuvvetlendirmek için bol bol taze meyve ve sebze tüketmeliyiz.
Arzu edenler de benim gibi bunların suyunu çıkarıp içecek olarak da tüketebilir! Ayrıca içerisine
bolca zencefil ve zerdeçal ilave ederek hem hücre yenilenmesine hem de bağışık sisteminizin güçlenmesini sağlarsınız. 

Hala abone değilseniz kanalıma ABONE olmayı, zili açmayı unutmayın. Sizinde farklı tarifleriniz varsa yorum kısmına ekleyin. 
Kanalıma ABONE olmak için tıklayın! 


quarantina art


Her şey bu blog yazımdaki fotoğraflardan öncesinde başladı...
Henüz kötü bir sürecin bizi beklediğinden habersizdik.

Wuhan'daki Korona Virüs salgınını sosyal medya ve haber kanallarından görmeye başladığımızda olayın ciddiyetinin hemen hemen farkında değildik.
Günlük yaşamımıza devam ediyor ve ülkemiz sınırları içerine dahil olabileceğini aklımızdan bile geçirmiyorduk.
Öncelikle İtalya, ondan sonra İran, İspanya ve ABD derken tüm dünyayı etkisi dibine almaya başlayan korona virüsü ne yazık ki ülkemiz sınırları içerine de girmiş oldu.
İlk etapta benim şeklinde bir çok kişi sokağa çıkma yasakları henüz başlamadan kendisini izole etmeye başlamıştı.

Türkiye'de ilk vakanın 11 mart ayında görülmeye başlamasının ardından kapanmaya başlamış olan restoran, kafe ve alışveriş merkezlerinden sonra olayın ciddiyetini daha da anlamış olduk ve içinde bulunduğumuz bu karantina dönemine girmiş olduk.
Önümüzde Büyük Bir Belirsizlik...
Karantinanın başlamasıyla bir hepimiz işini evine taşımaya başlamıştı önümüzde halen devam etmekte olan büyük belirsizlik korkuya dönüşse de yaşamın bir halde devam ettiğiydi...
Artık ekmeklerimizi evde yapmaya, hayatında yumurta bile kırmayan kişilerin ellerinden maharetler dökülmeye ve hatta sporla alakası olmayan bir çok kişi bile evde spor meydana getirmeye başlayacaktı.
onur erol
Karantina Günlüklerim
Kendimi izole etmeye başladığımda tarih 18 Mart'ı gösteriyordu. Gerek kendi çevremi gerekse takipçi kitlemi bilinçlendirmek için bu süreçte paylaşmış olduğum ilk fotoğrafım buydu...
Hem sosyal mesajı tam vermek hem de geniş kitlelere ulaşmak için içinde bulunduğumuz acil durumu anlatacak bir fotoğraf ve iyi bir şekilde geniş kitlelere ulaşmak için belli etiketleri kullanmıştım.
( nereden bilebilirdik ki bu etiketlerin uzun süre üzerimize yapışacağını...)
onurollstyle
Aradan geçen 3 gün sonrasında ev içinde yapacak pek bir şey bulamıyordum. Önümdeki belirsizlik ve bir şey yapamama önümde çığ gibi büyürken  sıkıntılı bir sürecin içinde kayboluyordum. 
Derken...
Bu can sıkıntısına iyi gelecek şeylerle uğraşmalıydım! Hem ruhuma iyi gelecek hem de beni anlatacak ve benden izler olacak aynı zamanda içinde bulunduğumuz bu zorlu süreci anlatabilecek şeyler yapmalıydım.
İlk olarak eski dergi yapraklarını birbirine yapıştırmakla işe koyuldum. Sonra onları son derece boş olan bir duvara yapıştırdım ve içimde ne varsa karalamaya koyuldum.

Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (22 Mar, 2020, 2:28öö PDT)

karantina günlüklerim

karantina günleri
Sonuç olarak ortaya çıkan işten son derece mutlu oldum. Üstelik bunu bir de canlı yayında yaptım. 
Evet tam olarak buydu ama dahası vardı....
Yukarıdaki fotoğraf karantina kapsamındaki ilk eserim diyebilirim. ilki diyorum çünkü bu duvara başka bir çalışma daha yaptım.. ( sonraki postlarda göreceksiniz)
İçimdeki sanat aşkı bu dönemin geçmesine ve bir nebze olsun beni uzak diyarlara yolculuk ettiriyordu.
Belki şanslıydım çünkü baya bir yeteneğim vardı ve bu pandemi döneminde bana en iyi gelen şey de buydu!
Ah! Bir de tabii ki yemek yapmak...
Yukarıda belirtmiştim bu süreç bizi 'kendi ekmeğimizi yapmaya kadar zorladı diye' ben de tabii ki ekmeğini kendi yapanlardandım fakat mutfak işi sadece ekmekle sınırlı kalmayacaktı...
Çünkü karantina günlerim yeni başlıyordu.
ve hikayem baya uzun olacaktı...



ekmek yapımı





ERKEKLER İÇİN MONT ÖNERİLERİ
 Herkese merhaba arkadaşlar, uzun bir süredir blog sayfamda erkek moda ve stil önerilerine yer vermediğimin farkına vardım ve bugün biz erkeklerin kombinlerinden olmazsa olmazı montlarla ilgili bir yazı yazmaya karar verdim.

Konu mont olunca şüphesiz hepinizin aklına kışlık  bir giyim gelebilir, fakat montlar özellikle mevsim geçişlerinde, sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinin de en önemli parçalarındandır.


Mont alırken ben nelere dikkat ediyorum?
Gerek günlük gerekse spor mont alırken dikkat ettiğim konular var.
Öncelikle kendi giyim tarzıma uygun bir model seçmeye özen gösteriyorum. Bunun içine renk seçimlerimi de katınca kafamda nasıl bir mont istediğim aslında oturmuş oluyor.
Tabii ki her şey bunlarla yeterli değil. İkinci olarak hangi mevsim için arayışım mevcut, günlük kullanım için mi arıyorum yoksa oluşturduğum kombinleri destekleyecek bir arayışım mı var şeklinde sorgulama yapıyorum, buna uygun kalıp ve modelleri inceliyorum. Özellikle tercih edeceğim mont için mutlaka rahatlık benim için çok önemli!
Sıcak tutabilme ve terletmeme özelliği,
su geçirmezliği,
fonksiyonel oluşu,
dayanıklılık ve en önemlisi kesiminin dar olması gibi detaylar geliyor.
Tüm bunların dışında tabii ki kendi tarzıma uygun renk seçimi de tercih edeceğim montu belirlememde yardımcı oluyor.

Mont Kombinlerimi Nasıl Oluşturuyorum?
Günlük olarak rahat giyinmeyi tercih ediyorum.  Jean üzerine mevsim şartlarına göre değişkenlik gösteren t-shirt, gömlek veya triko tercihimdir.
Bu yüzden mont modelleri renk tercihlerim de  genel olarak daha yumuşak havalarda açık renk ( bej, soft yeşil ve mavi ) tonları tercih ederken daha sert geçen mevsim şartlarında ise koyu tonlar olarak değişkenlik gösteriyor.

Sezonun Trend Mont Renkleri Neler?
Her yıl olduğu gibi bu yıl da haki, bej ve lacivert tonları yine gündemde!
Modası geçmeyen renk tercihleri olarak bu tonlara mutlaka dolabınızda yer açmayı ihmal etmeyin.
Sizin için 3 farklı kombin önerisi hazırladım.
Hem daha anlaşılır olsun hem de görsellerle ne anlatmak istediğimi daha net bir şekilde pekiştireyim.

Sarar’ın bahsettiğim renklerdeki montları tam da sizinle paylaşmak istediğim gibi…
Sarar’ın bahsettiğim renklerdeki montları tam da sizinle paylaşmak istediğim gibi…
İlk kombinimde, rengini çok beğendiğim Sarar bej montunu yarım boğazlı bej triko ile kombinleyip, son olarak bu iki renge uyacak gri kumaş pantolon tercih ettim.
Özellikle ilkbahar için bence ideal ve son derece şık bir kombin.

sarar

 İkinci kombinim, gün içinde işlerinizi halledip akşam saatlerinde bir davet veya yemekte boy göstermelik daha elegan bir kombin! Burada yine Sarar’ın lacivert montunu, beyaz üzerine lacivert çizgili bir gömlek ve lacivert kumaş pantolon ile kombinledim.
sarar mont
Bordo ve yeşil uyumunu çok seviyorum! Sonuncu kombinimde, Sarar haki yeşil montu polo yaka bordo tişört ve Jean ile kombinledim. 
Son derece sportif ve enerjisi yüksek bir kombin oldu ne dersiniz?

Evet arkadaşlar bir blog postunun daha sonuna geldik. 
Umarım sizin için aydınlatıcı bilgiler paylaşmışımdır.
Siz de bahsettiğim örnekler gibi kombinler oluşturmak istiyorsanız, Sarar Erkek Mont modellerini inceleyin ve dolabınızda onlara mutlaka yer verin.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere,
Sevgiler,
Onur Erol


Herkese merhaba. Bugün sizlere yeni okuduğum bir kitapla geldim.
Süleyman Fırat'ın kaleme aldığı Turabdin'in Çocukları. . .
Kitap oldukça çok sayfalı ama sürükleyici bir anlatımı var. 
Eğer Mardin'de bulunduysanız biliyorum ki size ayrı bir keyif verecek. Sayfalar arasında gezinirken sanki kaldırımlarda ruhunuzun sesini duyar gibi ...

Turabdin'in Çocukları...

Romanda birkaç bireyin hikayesi anlatılıyor. 
Birbirleriyle yolları kesişenler, bu kesişmeler sonucunda kendini tanıyanlar ve önyargıları...
Kısacası bu kitapta hepimiz kendinden bir koku bulacaktır. Ben de bir eğitimci olarak romandaki eğitime değiniş tarzını fazlaca beğendim. Evet bir ihtimal de bir düş fakat her reel aslına bakarsan bir düşten doğmaz mı?


Beni oldukça etkileyen Mardin'de geçen hikayeye tesadüfen toplumsal medyada rastladım. 

Okudukça beni içerisine aldı, birtakım yerlerde gülümseme, bazı yerlerde ise hüzünlenmeme hatta ara sıra de kızmama neden oldu... 
İnsanın ne oldukça haksızlıklarla boğuşmak zorunda kaldıkları, değişik coğrafyaların hayata bakış açılarını bilsem de daha net şekilde görmeme sebep oldu.
Romandaki öğretmenin hem kendi ile hem toplumla hem de tahsil adına verdiği mücadeleyi okumak da kendinizi sorgulamanıza acaba ben ne yapardım diye kendinize sorular sormanıza neden oluyor.
Mardin'e gitmediyseniz bile bu romanı okuduktan sonra içinizde oralarda olma isteği uyanıyor.

Karakterlerden en çok Güldem hoşuma gitti.Kendi kendine sorguları, eğitim adına fedakarlıkları dik durma çabaları ve ne olursa olsun sonunda kendini bulması...

Diğer bir karakter olan Mustafa'nın da sırrını ilerledikçe öğreniyor, yaptıklarına kah seviniyor kah üzülüyorsunuz başına gelenlere...

Mardin'deki evlatların hayatlarını okudukça is hayata yararlı olabilme çabalarını, bunların bazen nasıl engellenmeye çalışıldığını, fakat her şeye karşın vazgeçmemeleri, değişik yollar bulma çabalarını okurken gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz..
Sizlere de kesinlikle öneri ettiğim bu hikayenin ümit ederim devamı gelir ve ben de keyifle okurum.

Hepinize iyi okumalar dilerim.
Feyza TANYOLAÇ








Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

INSTAGRAM'DA BENİ TAKİP ET

Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (12 Haz, 2020, 1:38ös PDT)

onur erol

Erkek Moda ve Lifestyle Blogger, mutfakta harikalar yaratırım, yazarım, çizerim ve resim yaparım,

YOUTUBE KANALIMA ABONE OL

TRANSLATE

Arşive Gözat

  • ▼  2022 (3)
    • ▼  Mart (2)
      • Baharın NFT Hali Feriye’de!
      • How to pick a great utility NFT like Space Albert
    • ►  Şubat (1)
  • ►  2021 (12)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Nisan (1)
    • ►  Şubat (3)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2020 (30)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (10)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2019 (42)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (9)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (3)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2018 (25)
    • ►  Aralık (2)
    • ►  Kasım (4)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (5)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Şubat (2)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2017 (31)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (3)
    • ►  Şubat (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2016 (61)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (8)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Temmuz (9)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (9)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (2)
  • ►  2015 (96)
    • ►  Aralık (9)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (15)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (9)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (7)
    • ►  Şubat (7)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2014 (66)
    • ►  Aralık (5)
    • ►  Kasım (7)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (3)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2013 (51)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (3)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Eylül (4)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (2)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (2)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (9)
  • ►  2012 (111)
    • ►  Aralık (10)
    • ►  Kasım (11)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Eylül (9)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (8)
    • ►  Haziran (11)
    • ►  Mayıs (7)
    • ►  Nisan (9)
    • ►  Mart (10)
    • ►  Şubat (13)
    • ►  Ocak (10)
  • ►  2011 (9)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (2)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Temmuz (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)

Popüler Yayınlar

  • SWEATER
      Hello everyone! Sorry for the late post posture. Also the beautiful moments you live in Florence last post I want to share it. I hope you ...
  • Sebze Çorbası Tarifi | Minestrone Çorbası Tarifi
    Hem kolay hem de sağlıklı sebze çorbası tarifi ile karşınızdayım. İtalyan Minestrone çorbasını arzu ederseniz diyet yaparken isterseniz çocu...
  • CAPPADOCIA
    When I try to see many parts of Turkey I usually do it as a holiday trip. When nearly two weeks ago my dear friend Meric ( Maritsa ) offered...
  • CAMOUFLAGE
    Herkese iyi pazarlar, Yine yoğun bir haftanın sonunda nihayet bilgisayarımın başına oturabildim.  Malum yılbaşı öncesi herkes gibi ben de bi...
  • white posture
    Hello to everybody, Just after the Istanbul Fashion Week, I will be in front of you with posts of  Emre Erdemoğlu ’s collection “ADEN SS 201...
  • cross the street
    Güzel bir İstanbul günü arkadaşlarla buluşup keyifli bir öğle yemeği için tercih ettiğim gündelik ve spor tarzım:  Ceket: H&M T-Shirt: B...
  • Kazak mı ? Hırka mı?
    Eylül ayının ilk haftasını bitirdiğimiz şu günlerde  biz sıcakların son demini vururken tüm vitrinler sonbahar kış koleksiyonlarına bürünmey...
  • HORON
    Jacket - Boots / Esin AKYUZ     I    Sweaters - Jean / ZARA     I    Bag / GUCCI  I    Scarf / PULL&BEAR Yeni bir moda haftasından hepi...
  • MBFWI SS/19 DAY 3
    Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul'un 3. kombini ile karşınızdayım. Moda haftasının 3. gününde gene Emre Erdemoğlu Aysel Koleksiyonunda...
  • MILANO MILANO
      Hello everyone, like every year the Fashion Tour has begun.  We’ve just returned from Milan, where we had the pleasure to attend several f...
onurollstyle. Blogger tarafından desteklenmektedir.

FOLLOWERS

SUBSCRIBE & FOLLOW

  • Home
  • Trending
  • _Gadgets
  • _hello
  • contact

Follow Us

  • bloglovin
  • pinterest
  • instagram
  • facebook
  • Instagram

Hello...

Kötüye Kullanım Bildir

Hakkımda

Fotoğrafım
Onurollstyle
Profilimin tamamını görüntüle

Bu Blogda Ara

Instagram

Yeni içerikleri e-postayla alın:
Powered by follow.it
  • Ana Sayfa

Mobile Logo Settings

Mobile Logo Settings

onurollstyle

Designed by OddThemes | Distributed by Gooyaabi Templates