onur erol
  • ANASAYFA
    • HOME
  • ARSİV
  • MAIL GÖNDER
  • BENİ TAKİP ET
    • INSTAGRAM
    • YOUTUBE
    • FACEBOOK
    • TWITTER




Cote d'Azur seyahatimizin son günü sabahı erkenden kalkıp limana doğru yol alıyoruz. Tarifeli seferler ile Cannes limanından İle Saint Marguerite veya bizim keşfetmek istediğimiz daha küçük ada olan İle Saint Honorat'a yaklaşık 20 dakikalık bir gemi yolculuğu ile varabiliyorsunuz. 
Yolculuk için bilet alırken bize orada ve tek restoran olan  La Tonelle'ye rezervasyon isteyip istemediğimizi soruyorlar fakat biz rezervasyonu kabul etmeyip yolculuğumuza devam etmeye karar veriyoruz.
Bu minik adaya vardığımızda yeşillikler ve alabildiğine büyük palmiyeler selamlıyor bizi patika yolu az yürüyünce kocaman alanda restoran çıkıyor karşımıza biz direk masaya oturmak istiyoruz fakat rezervasyon yaptırmadığımız için bizi başka bir masaya yönlendiriyorlar. Burada önemli olan eğer yolunuz bu adaya düşerse önceden rezervasyon yaptırmanızda fayda var! 
Eğer rezervasyon yaptırmasanızda kaybedecek birşeyiniz yok yine de iyi bir masaya yönlendirdiler. 
Deniz ve ben çok fazla aç olmadığımız için her ikimizde salata siparişi verdik. Benim tercihim Aşşk Kahve'de Paris adında olan Keçi peynirli salata idi. Yemeğimin fotoğrafı burada var eğer çok yemek isterseniz sizi ta St. Honorat adasına yormayacağım Nişantaşı veya Kuruçeşme Aşşk'a uğrayarak bu salatanın tanına bakabilirsiniz. 
Salatalarımızı yeyip üzerine de keyif sigarası yaktıktan sonra sıra geldi yaklaşık 1,5 saatte tüm çevresini dolaşacağımız bu adayı keşfetmeye...
Ada geçmişin mağaralarından, yaban çiçekleriyle kaplı çayırlardan, keşişlerin şarap ürettiği bağlardan, asırlık şapellerin yıkıntılarından oluşuyor. Biz bir taraftan denize girmek için sakin ve fazla kayalık olmayan bir yer ararken bir taraftan da önümüze çıkan bu güzellikler karşısında donup kalıyorduk.
 Yaklaşık bir 20 dakikalık yürüyüşün sonunda kendimize uygun bir yer bulduk.  Restoran çıkışında yan tarafta orada bulunan shoptan yine adada üretilen şaraptan bir şişe almayı ihmal etmedik tabii...
Bulduğumuz saklı koyda oldukça fazla vakit geçirdik belki de en fazla yüzmüş olduğumuz yerde burasıydı fakat bir not eklemek istiyorum. Ada denizinde yüzmeye karar verirseniz dikkat etmeniz gereken önemli nokta deniz böcekleri ve bitkileri olduğunu hatırlatmak isterim. Bu yüzden kıyıda çok fazla oyalanmadan biraz açıklarda yüzmek en sağlıklısı. 
Yüzme faslımızı da bitirdikten sonra adanın çevresini tamamlamaya karar verdik. İç kısımlarda bulunan üzüm bağları gelecek senenin şşarapları olmaya hazırlanırken diğer tarafta karşımıza çıkan kilise ve şapeller bizi hala şaşırtmaya devam ediyordu.
En ilgi çekici bölüm adanın güney tarafındaki ortaçağdan kalma kilise. Gotik cephesi hayalet hikayelerini çağrıştırıyordu.. 
Bir tatil hikayesinin daha sonuna geldik. Umarım yazdıklarımı anlamış ve sizi sıkmamışımdır. Hayatınız her daim keyifli yolculuklarla dolu geçsin.
Sevgiler, 
Onur Erol
















































Hepinize tekrardan merhaba,

Tatil postları ara sıcak olarak gelmeye devam ederken tatil boyunca kulladığım ürünleride burada post etmeyi ihmal etmek istemiyorum.
Deniz, kum, güneş derken bir o kadar çabucak yıpranan veya şekil almayan saçlara maruz kalma ihtimalimiz oluyor. 
Rutin saç formumu yazın da koruyabilmek için tatil boyunca tercih ettiğim ürünlerin başında muhakkak schwarzkopf professional'in Osis + 'ları vardı.
Havalı plaj görünümleri için yeterli derecede kontrol ve dağınıklığı zahmetsizce bir arada sunan OSiS + Session Label Deniz Tuzu Spreyi saçımda tam da istediğim gibi dağınık ve uğraşılmamış plaj görünümleri yaratırken aynı zamanda saçımın daha dolgun ve hacimli görünmesini sağlarken yine Osis+ Mess Up'ı ile saçlarımı zahmetsizce şekillendirip tüm gün boyunca gönül rahatlığı ile poz vermeye hazırdım.


osis


osis +







Cannes'da sabahın erken saatinde kalkıp kahvaltı faslını otelde geçirdikten sonra otel resepsiyonunda duran resepsiyon görevlisine Antibes ve Saint Paul de Vence'ye gitmek istediğimizi bu konuda yardıma ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz. Otel çalışanı bu konuda bize gerçekten yardımcı oluyor ve hatta harita üzerine bineceğimiz otobüs numarasına kadar yazıyor.
 Konu seyrüsefer olunca herşeyi göze almak gerek. İşte bu yüzden bizde herşeye hazırlıklıydık. Çantamızın içinde yedek kıyafetler havlumuz şapkamız vs. ile
otelden çıkıp yakın mesafede bulunan tren istasyonuna varıyoruz. Bilet almak için makineler var fakat biraz garip olduğu için yardım sayesinde biletlerimizi alıp Antibes'e doğru yol alıyoruz. Yaklaşık 8-10 dk'lık bir yolculuk sonrasında Antibes tren istasyonuna varıyoruz.
Şehir merkezine varmak için biraz yürüyoruz. Antibes’in çevresini saran surlar karşılıyor bizi deniz kenarında.
Limanı lüks yatlarla çevrili, rengarenk bir yer burası. Roma döneminden kalma bir kasaba. Fransızlara geçtikten sonra zengin Avrupalıların çamların arasında yüksek duvarlı lüks evler yaptırdığı popüler bir Akdeniz kasabası haline gelmiş zamanla. Kasabanın zenginliği her halinden belliydi. 
Antibes‘te gezmeniz gereken üç önemli bölge var; sevimli sokakları ve müzeleriyle hemen limanın girişinden başlayan Old Town, the Cap d’Antibes ve Juan-Les-Pins.
Antibes’in en kalabalık ve popüler sokağı Old Town’daki Rue Sadeen turistik yer. İllaki buradan geçiyorsunuz. Old Town’ın ara sokaklarında bir sürü küçük ve sevimli renkli kepenkli dükkanlar ve mağazalar var. 
Ours Masséna’daki Marche Provençal’a (Antibes’in kapalı pazarı ) mutlaka gidin. Bu pazar yerel çiftçilerin ürettikleri sebzeler, meyveler, balsamikler, zeytinyağları, zeytinler, peynirler, balıkçıların sabah denizden getirip tezgahlarına attıkları balık ve balık ürünleri ile adeta bir görsel şölen. Biz vardığımızda daha yeni yeni toplanıyordu. Sabah saatlerinde kurulan pazar öğleden sonra kaldırılıyor.
Antibes, geçmişte Picasso ve Max Ernst gibi birçok ressamın altın yıllarını yaşadığı bir yer olmuş.  Juan-Les-Pins’de yer alan 12. yüzyıldan kalma ve Monaco kraliyet ailesinin eskiden yaşadığı yer olan Grimaldi Şatosu’nda Musée Picasso var ve kesinlikle  görülmeye değer bir yer. 
Picasso’nun resim ve heykellerinden oluşan, kapsamlı bir müze. Picasso, 1946’da şatonun bir bölümünü atölyesi olarak kullanmış ve 150’ye kadar eserini buraya bağışlamış.
Özetle; bir gün boyunca çok harika vakit geçirebileceğiniz bir kasaba Antibes. 
Çok heyecana kapılıp kalmak bile isteyebilirsiniz.
Yolunuz Cote’ d Azur’a düşerse kesinlikle burayı atlamayın. Geldiğinize hiçbir şekilde pişman olmayacaksınız.
Antibes sokakları ve Picasso müzesini gezdikten sonra şehri kuşatan plajına girmeden kesinlikle dönmeme kararındaydık. Kalenin surlarının üzerinden geçen yolu yürüyerek yaklaşık 20 dk kadar sonra plaja ulaştık. 
Plaj yakınındaki bir büfeden yiyecek ve içecek birşey alıp Antibes'in sularına kendimizi bıraktık. Buralarda denize girmek bizim için artık farz olmuştu her neresi olursa olsun kesinlikle denize girmeden dönmemeliydik sanki :)
Plaj faslını çok uzatmadan ve bir sonraki keşfedilecek noktaya geç kalmadan çabucak toparlanıp şehrin içerisinde 400 nolu otobüs arama macerasına soyunduk fakat ne o numarada olan bir otobüs ne de gitmek istediğimiz Sain Paul de Vence'ye buradan bir araç kalkıyordu...
Hepeyi bir yol yürüyerek ki alıştık artık, tekrar tren garına geldik doğru olan rotayı burada bulmuştuk. Tekrar trene binip bu sefer yaklaşık 10 dk. lık mesafede olan Cagnes Sur Mer'e ardından da aradığımız 400 nolu otobüse binip yaklaşık 20 dk sonrasında Sain Paul de Vence'ye ulaşıyoruz...

Saint Paul de Vence
Bir kasaba düşünün . Her gördüğünüz köşenin fotoğrafını çekmek, her sokağa girmek , her dükkanı gezmek için dayanılmaz bir arzu duyuyorsunuz . St. Paul de Vence böyle bir yer . Anlatılmaz yaşanır derler ya , işte onlardan. Ama gene de biraz anlatayım. 
Kasabaya vardığımızda ilk olarak baktığımız şey son otobüs'ün kaçta olduğuydu burada geçirecek ne yazık ki çok fazla zamanımız yoktu toplam 1,5 saat sonra son otobüs hareket edecekti ve bu yüzden hayal ettiğimiz yemek faslını es geçmek zorundaydık.

Kasabayı gezmeye meydandan başladık. Meydanda kasabalıların petank oyunu ile karşılatık!
Bu gerçekten büyüleyiciydi! Yerlerde ve ellerinde olan çelik topları hala ne yapamaya çalıştıklarını anlamasamda görüntü açısından mükemmel olduğunu söylemeliyim.
Daha sonra, Rue Grande’ı takip ederek, ard arda yer alan şık sanat galerileri ve butiklerin arasında bulduk kendimizi. Neredeyse bu kasabada yer alan tüm dükkanların bir benzeri daha yok.  Burada yaşamış ünlü ressamların reprodüksiyonları tüm galerilerde satılıyor.  Gerçekten tarif edemeyeceğim güzellikte butikler, takı dükkanları, sanat galerileri, parfüm dükkanları, sabun dükkanları, zeytinyağı dükkanları var burada. 
Deniz ile neden daha erken buraya gelmedik diye hayıflanıyoruz diğer taraftan da instagram ve blog için fotoğraflar çekmeye devam ediyoruz.
İkinci bir otobüs kaçırma durumu ile gerçekten karşılaşmak dahi istemiyoruz çünkü bu geldiğimiz nokta Cannes'a oldukça uzak bir mesafede...

Şehri 1,15 dakika içinde dolaşıp en azından bira içecek vakit için kasabanın girişindeki kahvede oturuyoruz.
Günün tadını hala çıkaramamanın etkisi ile buranın ne kadar güzel bir olduğunu hatırlatıyor hatta bir delilik edip kalsak mı diye düşünmeden edemiyorduk fakat yarın için başka bir noktayı gezmemiz gerekiyordu.... 
Bir sonraki rotamız İle St. Honorat ( Honorat Adası)

































Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

INSTAGRAM'DA BENİ TAKİP ET

Bu gönderiyi Instagram'da gör

Onur Erol (@onurollstyle)'in paylaştığı bir gönderi (12 Haz, 2020, 1:38ös PDT)

onur erol

Erkek Moda ve Lifestyle Blogger, mutfakta harikalar yaratırım, yazarım, çizerim ve resim yaparım,

YOUTUBE KANALIMA ABONE OL

TRANSLATE

Arşive Gözat

  • ▼  2022 (3)
    • ▼  Mart (2)
      • Baharın NFT Hali Feriye’de!
      • How to pick a great utility NFT like Space Albert
    • ►  Şubat (1)
  • ►  2021 (12)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Eylül (1)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Nisan (1)
    • ►  Şubat (3)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2020 (30)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (10)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2019 (42)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (9)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (2)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (3)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (3)
  • ►  2018 (25)
    • ►  Aralık (2)
    • ►  Kasım (4)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (5)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Şubat (2)
    • ►  Ocak (1)
  • ►  2017 (31)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (5)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (3)
    • ►  Şubat (1)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2016 (61)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (8)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (2)
    • ►  Temmuz (9)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (9)
    • ►  Nisan (4)
    • ►  Mart (6)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (2)
  • ►  2015 (96)
    • ►  Aralık (9)
    • ►  Kasım (6)
    • ►  Ekim (15)
    • ►  Eylül (10)
    • ►  Ağustos (4)
    • ►  Temmuz (10)
    • ►  Haziran (9)
    • ►  Mayıs (6)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (7)
    • ►  Şubat (7)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2014 (66)
    • ►  Aralık (5)
    • ►  Kasım (7)
    • ►  Ekim (10)
    • ►  Eylül (3)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (2)
    • ►  Haziran (5)
    • ►  Mayıs (3)
    • ►  Nisan (5)
    • ►  Mart (8)
    • ►  Şubat (6)
    • ►  Ocak (6)
  • ►  2013 (51)
    • ►  Aralık (3)
    • ►  Kasım (3)
    • ►  Ekim (5)
    • ►  Eylül (4)
    • ►  Ağustos (3)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (2)
    • ►  Nisan (7)
    • ►  Mart (2)
    • ►  Şubat (4)
    • ►  Ocak (9)
  • ►  2012 (111)
    • ►  Aralık (10)
    • ►  Kasım (11)
    • ►  Ekim (7)
    • ►  Eylül (9)
    • ►  Ağustos (6)
    • ►  Temmuz (8)
    • ►  Haziran (11)
    • ►  Mayıs (7)
    • ►  Nisan (9)
    • ►  Mart (10)
    • ►  Şubat (13)
    • ►  Ocak (10)
  • ►  2011 (9)
    • ►  Aralık (1)
    • ►  Kasım (1)
    • ►  Ekim (2)
    • ►  Ağustos (1)
    • ►  Temmuz (1)
    • ►  Haziran (2)
    • ►  Mayıs (1)

Popüler Yayınlar

  • Munich ile ben
    Herkese merhaba! Uzun bir ardan sonra nihayet yeni post ile karşınızdayım. İstanbul'da malum havalar bir açıp bir kapatınca şu aralar ne...
  • Onurollstyle with Puma
     COMING SOON...
  • LOVE MOSCHINO
     Hello everyone! I went out to walk around in Florence before Pitti Uomo… I love Italy, always nice to feel so much of a city … There have b...
  • Bulgaristan Gezisi - Filibe, Пловдив, Plovdiv
    Keyifle geçen Bulgaristan seyahatimizin sonuna doğru yaklaşırken buranın ikinci büyük şehri olan Filibe yani Plovdiv'i görmesek olmazdı!...
  • MBFWI DAY 1
    Hello everyone! This is my first outfit up on the blog for the Mercedes Benz Fashion Week Istanbul I’m wearing  jacket from Koton , shirt S...
  • GÜN
    Herkese merhaba, sizi Oscar Morris markasının ilk koleksiyonu ‘ Gün ’ ile tanıştırayım! Yoğun metropol hayatından kaçışıyla beraber özüne dö...
  • SOKAKTA
    Herkese merhaba, nasılsınız herşey yolunda mı? Beni soracak olursanız şu aralar tatlı bir koşuşturma içindeyim. Bir tarafım Aşşk (cafe ) diğ...
  • MBFWI DAY 3
    Hello my friends! My third outfit up on the blog for the Mercedes Benz Fashion Week Istanbul FW15! I’m wearing trench coat and blazer by Alt...
  • Kış geldi...
    Hepinize merhaba, artık kışın soğunu iyice hisseder olduk.  Havaların ciddi anlamda soğudu şu günlerde eminim ki benim kadar siz de ne giyec...
  • Bulgaristan'ın Gözdesi Bansko ve Jazz Festivali - Bulgaristan Gezisi
     Sofya'dan sonra Bansko'ya doğru yol almak için erken saatte koyuluyoruz yola.... Bulgaristan'daki ilk durağımız Sofya postunu o...
onurollstyle. Blogger tarafından desteklenmektedir.

FOLLOWERS

SUBSCRIBE & FOLLOW

  • Home
  • Trending
  • _Gadgets
  • _hello
  • contact

Follow Us

  • bloglovin
  • pinterest
  • instagram
  • facebook
  • Instagram

Hello...

Kötüye Kullanım Bildir

Hakkımda

Fotoğrafım
Onurollstyle
Profilimin tamamını görüntüle

Bu Blogda Ara

Instagram

Yeni içerikleri e-postayla alın:
Powered by follow.it
  • Ana Sayfa

Mobile Logo Settings

Mobile Logo Settings

onurollstyle

Designed by OddThemes | Distributed by Gooyaabi Templates