VIENNA NOW


Herkese merhaba, iki günlük hafta sonu için bu sefer yolumu Viyana'ya çevirdim.
Keyifli geçen Viyana seyahatimde hem şehrin önemli noktalarını gezdim hem o özel yemeklerininin tadına baktım hem de Viyana Pride da boy gösterdim. 

Öncelikle şunu belirtmem lazım ki benim gibi şehri karış karış, sokak sokak gezen biri iseniz Viyana'ya bolca vakit ayırmanız lazım! yani kesinlikle en az 4-5 gün kalmak gerektiğini düşünüyorum. Hem bu şekilde bu özel şehrin tadını tam çıkarır hem de tarihin ve sanata bolca doyarsınız. 

Her neyse dediğim gibi Viyana’yı ziyaret etmek için fazlasıyla sebep var.
En başta tarihi bir şehir olması Viyana’ya ziyaret etmemiz için en büyük etken olmasına rağmen bunun dışında klasik müziğin merkezi olması, Jegendstil mimarisine sahip tarihi binalarının olması, mis gibi kahveleri, leziz mi leziz Şinitzeli ve Apfelstrudel’in memleketi, Avusturyalı nörolog Sigmund Freud’un ülkesi ve daha daha fazlası...




WE ARE ALL MAD HERE!
Cumartesi saat 08:15 uçağından biner binmez yaklaşık 2 saat yolculuğumuz sonrasında Viyana saati ile 11:00 gibi kalacağım otelde soluğu alıyorum. 
( Viyana - İstanbul saat farkı -1 )
İki günlük Viyana ziyaretimde 25hours Hotel at MuseumsQuartier'deyim.

Odamıza çıkmadan evvel otelimizin altında bulunan cafesinde öğlen yemeğimiz! Altta ise odamı göreceksiniz, tüm Viyana'ya hakim bir şekilde konumlanmış otel hemen hemen her yere yürüme mesafesinde!




Odamın penceresinden ise tablo böyle! 



Çok fazla vaktim olmadığından dolayı makinemi alıp şöyle bir şehir turu yapıyorum hızlıca, Sokak aralarına giriyorum kendi beynimde sokakları çözmeye çalışıyor bir taraftan da fotoğraf çekiyorum. Evet zaman kısıtlı çünkü saat 15:00 gibi Viyana Pride yürüyüşü başlayacak ve bu yürüyüşü asla kaçırmak istemezdik. 


İki günlük viyana gezimde neredeyse  her yerde Pembe Tavşan karşıladı bizi!
Ünlü Alman sanatçı Albrecht Dürer'in 1502'de  yapmış olduğu "Young Hare" resmi Viyana'daki Albertina Müzesi'nde yer almaktadır.
Viyana sokaklarını süsleyen bu heykeller ise 2005 yılından bu yana sokaklarda sergileniyormuş.

 VİYANA GEZİLECEK YERLER
Hofburg Sarayı, Schönbrunn Sarayı, Aziz Stefan KatedraliSanat Tarihi Müzesi gibi yerler muhakkak Viyana'da gezilecek yerlerin başında gelir. Alışveriş yapmak ve kent yaşamını deneyimlemek için toplu ulaşımı kullanarak Kartner Strasse, Mariahilferstrasse gibi merkezi noktalara ulaşabilirsiniz. Bu caddelerde ayrıca yabancı mutfak kültürlerini keşfetmeyi sevenler için pek çok kafe ve restoran bulunuyor. Sanatın ve kültürün Avrupa’da gelişiminde katkısı bulunan kentte Viyana Devlet Opera Binası’nı ya da Mozart’ın Evi’ni ziyaret ederek klasik müzik hakkında önemli bilgiler edinebilirsiniz.




 Viyana’nın simge yapılarından olan Aziz Stefan Katedrali, şehrin tam kalbinde yer alıyor. 12. Yüzyıldan kalma ana orta yapı 1304-1433 yılları arasında gotik tarzda yenilikler geçirmiş. Katedralin kuzeyde yer alan kulesi, 1579’da Rönesans estetiğine göre yeniden tasarlanmış. Yıllar süren eklemeler sonucunda muhteşem bir mimariye dönüşen yapının  görülmesi gereken en önemli bölümleri; Devler Kapısı ve Putperest Kuleler, Kule Külahı, Çinli Çatı, Singer Kapısı, Vaiz Kürsü ve Yüksek Altar. Dilerseniz katedralin Güney Kulesi’ne asansörle çıkarak Viyana’nın muhteşem manzarasını seyredebilirsiniz.




KOKTEYL VE AKŞAM YEMEĞİ İÇİN HAZIRIZ!


Günün keyifli koşuşturması ardından soluğu tekrar otelimizde alıyoruz. Biraz dinlenip üstümüzü akşam için değiştirdikten sonra terasta hem Florian ile tanışıp hem de Viyana da gün batımına keyifle kadeh kaldırıyoruz. 



Ve sıra geldi akşam yemeğine! Akşam yemeği için soluğu  belkide şehrin en güzel gün batımın olduğu Pembenin tüm tonlarının yansıdığı Motto am Fluss Restoranda alıyoruz.
Bildiğiniz gibi Viyana denince Şinitzel gelir akla ve sanırsam en doğru adreste Şinitzelimi yedim.

VİYANA'DA 2. GÜN 
Viyana çıkarmamın 2. gününde kahvaltı için çok özel bir yere gidecektik.
220 metre yüksekte bir gökdelenin terasında bulunan Melia Hotel'in terasında tüm Viyana'yı ayaklar altına alıp keyifle kahvaltımızı ettik. 





ÖĞLEDEN SONRA..
Viyana'ya kadar gitmişken Prater'i görmeden olmazdı değil mi?
 Prater içinde bulunan lunaparkta Viyana’nın sembollerinden olan Riesenrad (Dönme Dolap) 1896 yılında İmparator I.Franz Joseph’in tahta çıkışının 50. yılı dolayısıyla İngiliz mimar Walter B. Basset’e 30 adet vagonlu olarak yaptırılmış.
II. Dünya Savaşı’nda hemen hemen tamamı yanmış 1947 yılında tekrar hizmete açılmıştır. Dönme dolaba binmeden önce ufak bir müzeden geçiyorsunuz müzede vagon içerinde çeşitli minyatürler sizi karşılıyor.
Bir çok önemli filmin burada çekilmiş olamsı beni hayli sevindiriyor!
 Hatta The Third Man geliyor aklıma aniden.  2. dünya savasi sonrasi viyana'da gecen film. hatta prater sahnesi pek meshurdur.
Filmin o sahnesini ve çekmiş olduğum güzel kareleri ise altta görebilirsiniz. :)


The Third Man at The Prater










ŞEHRE DÖNÜŞ!
Lunapark sefamızı da yaptıktan sonra şehir turumuz tüm hızı ile devam ediyor. Doğal olarak acıktık ve işte o meşhur Viyana sosislerinin tam sırası!
Hemen hemen tüm Viyana sokaklarında bu sosis büfelerine rastlıyorsunuz.
Sosisler, acılı, acısız, dana, domuz gibi seçenekler ile satılıyor. Arzu edenler sosini ekmek ile isteyenler ise ekmeksiz tercih edebilir.
Ben ekmeksiz ama yanında buraya özgü tattaki birası ile tercih ettim.


2 günlük kısa ama keyifli Viyana yolculuğunun sonuna doğru yaklaşırken son olarak durağımız buranın en meşhur oteli Sacher'in altında bulunan aynı isimdeki kafesinde soluğu alıyoruz.
E yer meşhur olunca ilgi ve alakada o kadar çok oluyor!
Hepeyi bir bekleme ardından masamıza oturuyoruz ve 1832 yılından günümüze kadar hala popülerliğini koruyan kafenin Sacher turtasının tadına burada bakıyoruz. 


Evet yolculuğumuz bitti ve ben tekrar Viyana'ya gitmek için sabırsızım! Düşünün 2 günde yazacak bu kadar çok şey varken bir hafta kalsam neler çıkardı :)

Bu ziyareti gerçekleştirmemi sağlayan www.vienna.info ailesine ayrıca çok teşekkür ederim.
Benim unuttum es geçmiş olduğum veya atladığım herşeye bu linkten ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle,
Onur Erol
















0 YORUM