
Being in cafe business brings a different kind of bustle with it in every season. Sometimes I even have to fall apart to 1500 pieces and pull myself back together : ) I thought that I deserved a small holiday before adapting myself to the bustle of autumn and hit the roads of Fethiye last week... If you really mean having a rest by holiday, if you are one of those who say just the sea, sand and the sun is enough for me away from the night life and fun and who just want to finish the story with a book after a nice dinner in the evening, I think Fethiye might be a good choice for you as it is for me.
Kafe işi her sezon başka bir telaşı beraberinde getiriyor. Gün içerisinde 1500 parçaya bölünüp toparlandığım dahi olmuyor değil :) Bende sonbahar telaşına adapte olmadan önce ufak bir tatili hakettim diyerek geçtiğimiz haftalarda vurdum kendimi Fethiye yollarına.. Eğer gerçekten tatilden kastımız dinlenmek ise gece hayatından ve eğlenceden uzak deniz, kum, güneş sadece bana yeter deyip akşam vakti güzel bir yemek sonrası bir kitapta hikayeyi tamamlamak isteyenlerdenseniz, bence bunun için Fethiye benim gibi sizin için de iyi bir seçim olabilir.






Gömlek: Bodrum'dan
Pantolon: He By Mango
Kemer: Mudo
Ayakkabı: Converse Jack Purcell
Merhaba, bugün ekose gömlek ve mont giymeyi tercih ettim! 2013 yılında yeniden trendler arasına girecek olan bu kumaşı biraz tanıyalım istedim. Ekose, iplikleri yatay ve dikey biçimde iç içe geçirerek kumaş örmeye çözgü ve atkı denir. Bu sayede sayısız şerit ve renk bloğu seçeneği ortaya çıkar. Ekose dediğimiz bu benzer örüntü, örmenin ortaya çıktığı tarih öncesi zamanlardan günümüzde kadar her kültürde görülmüştür. Ekose'nin tarihini sayfa sonunda detaylı bir şekilde bulabilirsiniz.
Gömlek: MAVi
Mont: ZARA
Pantolon: CHEAP MONDAY
Papyon&Gözlük: H&M
Ayakkabı : GREYDER
Ekose kumaş, İskoç kaynaklı değildir.
Kelimenin kendisi bile İskoç değildir. İngilizce’de ilk defa 1454 yılında kayıt edilen kelime muhtemelen Fransızca “sağlam, kaba kumaş” anlamına gelen tiretaine‘den gelmektedir (ekose kumaşın İngilizcesi tartan’dır). Ortaçağ İskoçyasında, “ekose” dokunmuş kumaş olarak kullanılmakta idi (örülünün aksine). Ekose kumaş yerine kullanılan kareli kumaşın İngilizcesi olan “plaid” ise Gal dilinde (keltçe) battaniye demekti. 16. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Yukarı İskoçya’daki dokumacılar “sett” adıyla bilinen kendi ekose kumaşlarını üretiyordu. Harris adasındaki dokumacılar günümüzde bunu tüvit ile yapmaktadır. 4.000 tane kayıtlı tüvit örüntüsü vardır, bunların her biri dokumacının kendine has zevkini ve hünerini, renkli boyaların bulunabilirliğini ve yerel yünün kalitesini temsil eder. Resmi klan kimliğinin ifadesi ile hiçbir ilgisi yoktur.
Bildiğimiz kilt, çok daha uzun ve omuzun üzerine atılan bir giysiydi, Aşağı İskoçyalılar tarafından giyilirdi. İngiltere Kralı II. James yanlılarının isyanının bastırılmasının ardından İngilizler tarafından yasaklanmıştı. Kısa kilt ise 18. yüzyılda Yukarı İskoçya’da bir demirhane açan ve yerel işçilerin rahat bir şeyler giymesi gerektiğini düşünen Thomas Rawlinson adlı İngiliz sanayicinin keşfidir.
O sıralarda İskoçya’da konuşlanmış İngiliz birliği Aşağı İskoçyalılarla doluydu. Kraliyet ailesine sadıktılar, ama İngiliz birliğinden ayrı bir kimlikleri olması konusunda da istekliydiler. Bugün “geleneksel” İskoç kıyafeti dediğimiz kısa kilt, kürk torba ve İskoç kaması bu birliklerin eseriydi, Black Watch gibi alaya özgü ekoseyi ilk ısmarlayan da onlardı. Gelişmekte olan “İskoçluk” duygusu, Sir Walter Scott (1771-1832) gibi romantik yazarlar sayesinde geniş kapsamlı bir İskoç uyanış hareketine dönüşmüştür. 1820′lerde kitler, baladlar, Yukarı İskoçya oyunları ve İskoç efsanelerinin yeniden dillendirilmesi oldukça modaydı. Kral IV. George’un 1822′de Edinburgh’u ziyaret etmesi çok büyük bir önem taşır. 170 sene sonra İngiliz Kraliyet Ailesi’nden birinin yaptığı ilk ziyarettir. Bizzat Scott tarafından ustaca tertiplenmiştir.
“Klanların kullandığı ekoseler” en başından beri bir düzmeceydi. John ve Charles Allen adlı iki kardeş, Prens III. Charles’in torunu olduklarını iddia ediyordu, ama aslen Surrey’deki Egham’dandılar. 15. yüzyıldan kalma, Vestiarum Scoticum adlı bir el yazması keşfetmişlerdi. Dediklerine göre doğruluğu teyit edilmişti. Klan şeflerinden ekoselerini kitaptakilerle karşılaştırmalarını istemişlerdi. Aslında bunun tam tersi yapılmıştı. Klan şeleri beğendikleri desenleri seçmiş, Allen kardeşler de bunları bir kitap haline getirmişti. Kardeşlerin kendisi gibi bu kitap gibi sahteydi. Sir Walter Scott bile, “Klanların ekose desenleri ile ayırt edilmesinin olsa olsa daha modern zamanların bir modası” olabileceğini kabul etmek zorunda kalmıştı…