Herkese Merhaba, Bugün şehir tiyatrolarında yeni sahnelenmeye başlayan bir oyundan bahsedeceğim sizlere.Çın sabahta... Oyun iki kişilik,80 dakika ... Genelde kalabalık olmayan oyunlara gitmeden önce bir tedirginlik duyarım acaba iyi mi diye... Sanırım senaryo iyi olunca ortaya izlenesi oyunlar çıkıyor,tıpkı bu eser gibi...
Hepimizin bildiği,belki de daha önce çok dinlediğimiz kaçma konusunu oldukça eğlenceli ve ders verici şekilde ortaya koyuyor oyun...İki kadının hayatının bir kısmında başından geçenleri konu alan eser,izlemeye değer. Yetiştiğimiz çevre nasıl olursa olsun,kendi inandığımız değerleri savunarak yaşamamızın çevremiz tarafından nasıl zora sokulduğunu da anlatan oyunun bu yönü de oldukça çarpıcı.Kendisi gibi olmayanları sadece dışlamakla kalmayan,onlara zarar da verenler maalesef oldukça fazla çevremizde.Bu konulara parmak basan oyun ,genç kadının yaşadıklarını etkileyici bir dille sunuyor bizlere... Oyunculuk açısından daha yaşlı olan kadını daha çok beğendim.Sanki karşımda oturuyor da,bana anlatıyor gibiydi.Sıcak,samimi,içten...Oyun daha da uzun olabilir miydi?Evet,belki konu daha da farklı boyutlara taşınır,oyunda bahsedilen diğer kişileri de görerek bir de onların açısından oyunu bir de onların gözünden izlemek hiç de fena olmazdı hani... Eserde,toplumun çok farklı iki kesiminden,mutluluğu yakalayamamış,duyarlı iki kadının hüzün dolu öykülerini izlerken,insanların birbirlerinin yaşamlarından ders alıp hayata nasıl umutla bakması gerektiği anlatılıyor. Zengin kızın giysileri,anlattığı hatıraları,hayata bakışı yaşadığı o sahte dünyadaki zenginlikten nasıl kurtulmak istediğini haykırır gibi seyirciye... Oyuncular Ayşe Günyüz Demirci ve Hülya Karakaş..Yazan Nezihe Meriç ve Yöneten Hülya Karakaş. Zaman ayırıp, bu güzel eseri izlemenizi tavsiye ederim. Feyza TANYOLAÇ
Hepinize merhaba,
Yaşanılan tatsız olaylar neticesinde birçoğunuz gibi biz de etkilendik, üzüldük hatta çok korktuk!
Neyse ki herşey kontrol altına alındı da biz de şu an için nefes alabiliyor durumdayız.
Nefes demişken...
Yavaş yavaş kendimize geldiğimiz şu günlerde sevgili Deniz Saatcioğlu ile biraz toparlanmak içim Karaköy'ün yolunu tuttuk.
Yolunuz hiç Karaköy’e düştü mü?
Eğer düşmediyse, bunun için gerekli fırsatı yaratmanın tam zamanı. Özellikle şu günlede İstanbul'da keşfedilmesi gereken yerlendir Karaköy sokakları...
..ayrıca birbirinden renkli mekanlarıyla herkesin gözdesi haline gelen Karaköy, son birkaç yıldır gözle görülür bir değişim yaşıyor ve süreç henüz tamamlanmış değil. Fakat ara sokaklarda dolanın, daha önce tatmadığınız lezzetlerden tadın, yorgunluk kahvenizi için ve başka yerde bulamayacağınız tasarım ürünlerden satın alın. Mutluluk garanti. Karaköy gerçekten de şu sıralar İstanbul’da nefes alabileceğiniz sayılı yerlerden biri.
Gömlek: DESIQUAL
Pantolon: SARAR
Ayakkabı: DEICMANN
Spor takılmayı hep sevmişimdir. Günlük hayatın temposuna ayak uydurmak, iş güç koşuşturması ve bir sürü plan içinde kendimi rahat hissedebileceğim şekilde giyinmeye özen gösteriyorum yani daha salaş ve tam anlamıyla sokak stili diyebiliriz.
Bazı zamanlarda ise bu rahatlığı abartıp daha spor bir giyimle bir günü geçirdiğimde olmuyor değil!
Tabi ki öyle her spor eşofman veya sweat-shirt ile de dışarıya çıkacak halimde olmadığına göre onlarıda özenle seçip kendi keyfime göre konbinliyorum.
Tercihlerime sıra gelince öyle çok baskılı ve rengarenk t-shirt veya sweetler giyinmekten pek haz etmem! Bu yüzden özellikle siyah bunun dışında ise çok açık olmayan renklerde giyinmeyi tercih ediyorum bunu tamamlayacak olan ayakkabılarımın ise renk sorunu yok dahası ise bir banda ve iyi bir gözlükle gün benim için tam anlamıyla kurtarılmış demektir.
Uzun zamandır saçımda bir değişiklik istiyordum ve sonunda hızlı bir karar ile saçımı değiştirdim.
Beni tanıyanlar bilir ki ara ara bana gelirler ve bir an başka bir ben olabilirim. Hatırlayanlar varsa geçtiğimiz yıllarda da saçlarımı rasta yaptırmıştım.
Fotoğraflarda gördüğünüzden daha açık bu arada saçlarım özellikle platin hatta beyaza doğru gidiyor. Bunu piyasada mor şampuan olarak bilinen gri şampuanla yapıyorum.
Saçım hakında her geçen gün bilgi almak isterseniz ise sizi SNAPCHAT'ime alayım.
Hatta biraz evvel şampuan hakında bilgi de verdim...
Hazır İstanbul'a kar yağışı bekleniyorken yakalaşan soğuk havaya inat sıcacık tutacak bir post ile karşınızdayım!
Bugünkü postumda yine Milano'dan ve bildiğiniz üzere geçtiğimiz ay ziyaretim olmuştu ve hem sonbahar - kış 2016 koleksiyonlarını hem de ilkbahar - yaz 2016 koleksiyonlarını oradaki pr ofislerinde görme şansım olmuştu.
Ben de anlamış değilim fakat bir hafta içerisinde ne çok ofis gezmişim ne çok giyip çıkarmışım! Her neyse bu durumdan hiç şikayetçi değilim aksine mutlum ki sizin karşınıza bilindik sıradan koleksiyonlar ve kombinler ile çıkmıyorum.
Umarım siz de benim gibi düşünüyorsunuz?
Bu arada Snap'e şu aralar acayip merak salmış durumdayım!
Bir çok kişi gibi sıradan günlerim dışında gerçekten snap'lerimde kendimi yani özümü yansıtan çizimlerim ve gerçek hayat akışımı paylaştığım bir çok anımı yakalamanız mümkün.
Takip etmek isterseniz snapchat'ten beni onurollstyle adı ile bulup takip edebilirsiniz!