Sofya'nın sembolü olan kliseden ayrılıp yol boyunca karşımıza çıkan her heykel, her yapı ve geçmişten günümüze kadar olan hemen hemen her şeyi sevigili Ivo'nun muhteşem anlatımı ve tarih bilgisi ile can kulağıyla dinliyorum.
Zaman zaman içimden o dönemlere ışınlanmak ( geçmişe yolculuk ) yapmak en azından bir kaç dakika o havayı solumayı arzu ettiğimi hatırlıyorum.
Sofya'da şehir içi ulaşım pek bir kolay şehrin merkezinden önünüzden hemen hemen her yerden tramvaylar geçiyor! Bu bana Milano'yu anımsatıyor bir anda!
Bunların dışında metro ve otobüs hatlarıda sizi istediğiniz yere ulaştırabiliyor.
Sofya'da görmeniz gereken başka bir önemli klise ise mutlaka St. Sophia Kilisesi olacaktır. Buraya Ayasofya veya Azize Sofya Kilisesi de denmektedir ve İstanbul'daki Ayasofya Kilisesinde kullanılan aynı renk tuğlalardan yapılmıştır.Biraz yazı dilimi değiştirip burası hakkında bilgi vermek isterim size;
Tarihi 6. yüzyıla uzanan ve Sofya’nın en eski ikinci kilisesi olan St. Sophia Kilisesi, Sofya'nın ismi şehirde bulunan bu kiliseden gelir. Kilise olarak kurulup sonradan camiye dönüştürülen bu yapı, şehrin en eski yapılarından biridir. Dördüncü asırdan beri bu yerde bir kilise bulunmaktadır fakat şimdiki yapı 6. asırda inşa edilmiştir.
Ayasofya kutsal bilgelik anlamını taşır. Kilisenin içine 12. yüzyılda ikonlar çizilmiştir. Binanın planı haç şeklindedir ve Roma devri mimarisinin en iyi örneklerinden biridir.
Sofya şehri Osmanlı Devleti topraklarına katılınca kilise 16. yüzyılda camiye çevrilmiştir ve minareler eklenmiştir. Fakat minareleri 19. yüzyılda bir depremde yıkılmıştır ve cami terk edilmiştir.
Ayrıca içeride bir patlama da olduğunu Ivo'dan öğrendik.
Şehir Bulgarların eline geçince o dönemki adıyla Ayasofya Camii (veya Büyük Ayasofya Camii) tekrar, kiliseye çevrilmiştir.
Ben de hemen kilisenin önündeki şu güzelim aslanın yanında bir fotoğraf çektirip şehrin göbeğine doğru giden ekibe yetişiyorum.
Yukarıda da belirttiğim gibi Sofya'da her köşeyi dönünce muhteşem yapılar tarihten günümüze kadar tüm ihtişamını gözler önüne sunuyor.
Buram buram kokan Ihlamur ağaçlarının kokusu tarihin izlerine sürüklüyor resmen insanı burada!
Nasıl bir emek, nasıl bir mimari ve nasıl muhteşem!
Şüphesiz şehir turumuzda burada yazmadığım bir çok şey ve detay oldu lakin o kadarını buraya yazmaya kalksam inanın ki ne satırlar yeter ne de ben Sofya'dan başka yeri yazabilirim. Bu yüzden bu detayların hepsini tam da oradayken instagram'a attığım hikayelerimden izleyebilirsiniz.
Not: Öne çıkanlarda :)
Şehir turumuza bir ara verip öğlen yemeği için soluğu şehrin en işlek caddesi üzerinde yer alan
Shtastliveca Restaurant Sofia'da alıyoruz.Ambiansı, dekorasyonu ve yemekleri gerçekten şahaneydi.
İçeride yer alan tablolar ise gerçekten çok dikkat çekiciydi ve hemen yemek öncesi poza bile bürünmüşlüğüm oldu.
Yemek olarak kendime Risotto Porçini sipariş ettim şarabımızı ise Ivo önerdi!
Eğer yolunuz buraya ya da Bulgaristana düşerse mutlaka Zelanos Misket denemenizi tavsiye ederim.
Öğlen yemeğimiz ardından otelimize geri dönüp hızlıca hazırlanıp akşamüstü biraz dinlence sonrası gene dışarıya çıkıyoruz.Sevgili Ivo'un değerli anlatımıyla Sofya'nın tarihini ve değerli olan her şeyini öğreniyoruz şöyleki; Atamızın bile ne güzel anıları yaşanmış burda onları hayranlıkla dinliyoruz.
Hatta bu yazının sonunda bir şiir payalaşacağım Nazım Hikmet'den ben mesela ilk kez bu şiiri Sofya'da Ivo'dan duydum.
Çok etkilendim ve sizde okurken etkeneceksiniz.
Bu yüzden son sayfaya kadar gidin ve okuyun.
Akşam yemeği için gene güzel bir yerde aldık soluğu...
Yahu bu Sofya'nın da restoranları acaip iyi!
Gittiğimiz mekanın adı Kocmoc ( Cosmos ) muhteşem kokteylleri ve yemekleri olduğunu söyleyebilirim. Dekoruna ise bayılacaksınız!
Burada kuzu siparişi verdim tadı hala damağımda ve unutmadan içtiğim ise buranın kendi birası!
Bulgaristan'ın genelinde restoran ve kafelerde her işletmenin kendi birası oluyor ve bira ambalajları ise şahane altta fotoğraf paylaşıyorum ben bayıldım!!!!
Sofya'da ilk günümüzü okuduğunuz ve fotoğraflardan gördüğünüz gibi dolu dolu geçirdik!
Daha fazlası da oldu tabii ki bunun için de instagram sayfama gidip öne çıkanlara göz atmanızı isterim.
Daha fazla bilgiyi ise Bulgaristan'ın resmi sayfası olan
Sofya'dan ayrılmadan yani yolumuzu Bansko'a hemen çevirmeden önce otelimizde güzel bir kahvaltı ve fotoğraf çekimi yapmalıydık!
Benim pek kahvaltı ile aram olmasa da şunu söyleyebilirim ki kahvaltı çeşitleri bol ve lezzetli!
Kahveye ise diyecek sözüm yoktu!
Şimdi yolumuzu Bansko'ya çevirme zamanı!